timur soykan eşi / Загрузить PDF-файл - Masa Tenisi Ve Masa Tenisi

Timur Soykan Eşi

timur soykan eşi

v халықаралық кəсіпкерлік конгресі (хкк 2013) баяндамаларының
V ХАЛЫҚАРАЛЫҚ КƏСІПКЕРЛІК КОНГРЕСІ (ХКК 2013) БАЯНДАМАЛАРЫНЫҢ ЖИНАҒЫ PROCEDIA V INTERNATIONAL CONGRESS ON ENTREPRENEURSHIP (ICE 2013) Алматы, 2013 УДК 330 (063) ББК 65.012.1 Б 48 V Халықаралық кəсіпкерлік конгресі (ХКК 2013) мақалалардың жинағы = Procedia V International Congress on Entrepreneurship. – Алматы, 2013. -324 б. ISBN 9965-792-68-2 Жинаққа V Халықаралық Кəсіпкерлік конгресінде (ХКК 2013) (экономика, менеджмент, қаржы, социология жəне халықаралық қатынастар салаларына қатысты) жасалған баяндамалардың түйіні енгізіліп отыр. Ғылыми жинақ ізденушілер, бизнес өкілдері, кəсіпкерлер, магистранттар мен студенттерге арналған. УДК 330 (063) ББК 65.012.1 © SDU, 2013 CONTENTS 1. Lutfiye Özdemir, Sevinç Karadağ Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi öğrencilerinin girişimcilik eğilimlerinin kişilik özellikleri açısından değerlendirilmesi ........................................................ 7 2. Баймуратов Ураз Баймуратович Гармоничный бизнес в странах с 4-мя «D»: вектор и пути формирования13 3. Еспаев Сакен Сыбанбаевич Кластерная модель организации бизнеса в Казахстане .................................. 17 4. Смирнова Елена Валерьевна Бизнес и высшее образование: заинтересованность телекоммуникационных компаний в сотрудничестве с ВУЗами Казахстана ......................................... 19 5. H.Fatma ŞENER, Fahrünnisa SAYIM Hazır giyim ve moda tasarımı eğitimi almış üniversite mezunlarının girişimcilik konusundaki görüşleri ......................................................................................... 23 6. Metin ULUKÖY, Cemalettin DEMİRELİ, Vasfi KAHYA KOSGEB Girişimcilik Eğitimi Kurslarına Katılan Katılımcıların Girişimcilik Profiline Yönelik Bir Alan Araştırması................................................................ 30 7. Algın OKURSOY, Kamil BİRCAN, Esma ACAYIP Üniversitede verilen girişimcilik eğitimin öğrencilerin düşüncesi üzerine etkisinin değerlendirilmesi: söke meslek yüksekokulu uygulaması .................................... 37 8. Bilgehan GULCAN, Kutay OKTAY, Gulmira SAMATOVA Üniversite Öğrencilerinin Girişimcilik Becerilerinin Geliştirilmesi: KırgızistanTürkiye Manas Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu Örneği ................ 43 9. A.B. BAKIROVA, AMIRGALIYEVA S.N. Planning of the model of human resources in higher educational institutions ....... 47 10. TEMIRBEKOVA Zhanar, TEMIRBEKOV Zhandar Girişimcilerin iş değerlerinin oluşumunda din, iklim ve cinsiyet etkisi ................ 51 11. Mehmet Levent KOCAALAN , Emin Yürekli Down Sendromlu Bireylerin Girişimcilik Vaka Çalışması – Gülen Yüzler .......... 56 12. Sevinç KOSE, Lale ORAL, Hilmiye Türesin TETIK Y Kuşağının Birinci Ve İkinci Yarısında İş Değerlerinin Karşılaştırılması Üzerine Bir Araştırma....................................................................................................... 60 3 13. Hatice ÇOBAN, Ayşe İRMIS Girişimcilik Kültürü Açısından Geleneksel Alış-Veriş Yerlerindeki Esnaf ile Modern Avm’lerdeki Esnafın Karşılaştırılması .................................................... 66 14. Coşkun ÇILBANT, Ahmet ŞAHİN, Buğra ÖZER Turizm Kaynaklarının Ekonomiye Kazandırılmasında Girişimciliğin Önemi: Kırgızistan Örneği ............................................................................................... 72 15. Burhan AYDEMİR, Neşe KAFA, Didem UZUN, Kerim ÖZDEMİR Kırsal Kalkınma İçin Kırsal Turizm Girişimciliği Potansiyelinin Değerlendirilmesi: Dünya ve Türkiye Uygulamaları............................................ 79 16. Cemal SEZER, Ömer Faruk KARAMAN Kırgızistan’daki İşletmelerin İnsan Kaynakları Yönetimi Fonksiyonlarına İlişkin Sorunları Üzerine Bir Araştırma: KITİAD Örneği ............................................... 90 17. Assel IZEKENOVA Theory of universal labor as instrument of increasing effectiveness of accumulative pension system and liquidation of social dependency .......................................... 96 18. Mürşit RECEPOGLU, Kadir Caner DOGAN Bölgesel Kalkınmada Girişimciliğin ve Teknolojinin Yeri:TR83 Bölge Analizi 101 19. Mehmet KARAHAN , Ömer Faruk ÜNAL, Mehmet METE KOBİ’lerin Girişimcilik Özelliklerinin Belirlenmesine Yönelik Bir Alan Araştırması: Diyarbakır Örneği-Türkiye ............................................................ 112 20. Sülün Evinç TORLAK İş Kurmaktan - Kent Kurmaya Toronto Örneği Çerçevesinde Girişimciliğin Mekânsal Etkileri .............................................................................................. 118 21. Fatma ÖZTURK, A. Tülü AKKOC Kadın Girişimciliğini Etkileyen Faktörler .......................................................... 123 22. Şenol ÇAVUŞ, Gulnara KARADENIZ, Diana CUMALİYEVA Girişimci adayların girişimcilik özellikleri......................................................... 128 23. Anarkül URDALETOVA, Ebru ÇAĞLAYAN, Gulnara KARADENIZ Genç -yetişkin tüketicilerin satın alma davranışlarının belirlenmesi.................. 135 24. ҚОЖАМБЕК Бағлан Жастар кəсіпкерлігінің даму перспективалары ............................................. 141 25. Ayşe İRMIS, Mehtap ALTINKESEN SARIKAYA Geçiş Sürecinde Halk Sektörü Girişimciliği ...................................................... 145 26. Semra ÖNCÜ, Anıl GACAR, Burak ÖZDOĞAN, Fatma İZMİRLİ ATA, Batuhan Fatih MOLLAOĞULLARI Yeni Türk Ticaret Kanunu kapsamında melek yatırımcı kavramı ve melek yatırımcının ekonomi içerisindeki değişen rolü.................................................. 151 4 27. КИМ Юлия Эдуардовна Проблемы обеспечения трудоспособных граждан Казахстана доступным жильём, на современном этапе развития экономики..................................... 155 28. Kanışay MUKTAROVA Rekabet Ortamında Kırgızistan GSM Şirketlerinin Sosyal Girişimcilik Anlayışları ve Toplumsal Dönüşüme Katkısı ....................................................................... 159 29. АМИРБЕКОВА Диана Роль управления знаниями на предприятиях малого и среднего бизнеса .... 164 30. Mesut DOGAN, Feyyaz YILDIZ Araştırma ve geliştirme harcamaları firma karlılığını etkiler mi? Türkiye örneği166 31. Gulzhanat TAYAUOVA Uluslararası girişimciliğin gelişimine ilişkin yaklaşımların değerlendirilmesi .... 172 32. Kalamkas S. YESSENGALIYEVA, Assel K. JUMASSEITOVA ,Gulzira B. ESTEKOVA The Analysis of Globalization process in transnationalization phenomenon ..... 177 33. РАХМАТУЛЛАЕВА Динара Жаксылыковна Международный опыт привлечения прямых иностранных инвестиций...... 182 34. Osman BARAK, Ercan EKMEKCIOGLU Kazakistan’da Türk Girişimcilerinin Analizi, Geleceğe İlişkin Öngörü ve Öneriler .......................................................................................................................... 185 35. Meerim ARTIŞEVA E-pazarlama ve girişimcilik: Kırgızistan`da E-pazarlamanın gelişim yönelimleri .......................................................................................................................... 194 36. Funda Râna ADAÇAY, Çetin POLAT Girişimciliği Etkileyen Faktörler ve E-Ticaret “Factors Affecting Entrepreneurship and E-Trade” ..................................................................................................... 199 37. AKHMEDOV Ramis The effect of Social networks on consumer behavior and brand awareness ........ 217 38. Nurhan AYDIN Girişimciliğin finansmanı ciceksepeti.com örneği ............................................. 219 39. ОРАЗБЕКОВ Кайрат Айтмолдаевич Проблемы развития инвестиционной модели коммерческого жилищного строительства в Казахстане ............................................................................ 229 40. САЛИБЕКОВА А.О., БАЙЗАК А. Проблемы развития казахстанского содержания в нефтегазовой индустрии .......................................................................................................................... 234 5 41. Kerim ÖZDEMİR, Ali Burhan EREN Yaşam boyu öğrenme, ismek modeli ve Kırgızistan ekonomisi açısından önemi 240 42. Mustafa CANBAZ, Bilal ÇANKIR, Emre ÇEVİK İşletme ve muhasebe eğitimi alan üniversite öğrencilerinin girişimcilik özelliklerin belirlenmesinde bölgesel farklılık etkisi............................................................. 254 43. Şenol Çavuş, Seyil Najimudinova, Azamat Maksüdünov, Muratali Abdildaev, Adilya Yamaltdinova İşletmelerin üniversite mezunlarından beklentileri ve değerlendirmeleri............ 268 44. Levent ARSLAN, Canan AY Türkiye’de girişimciliğin geliştirilmesine yönelik devlet destekleri: KOSGEB örneği ve başarılı girişimcilerin hikâyeleri ......................................................... 275 45. Yusuf DEMİR, Ömer Kürşad TÜFEKCİ, Nezihe TÜFEKCİ Üniversitelerdeki Girişimcilik Yarışmalarının Girişimcilik Kültürüne Etkisi: Süleyman Demirel Üniversitesi’nde Bir Araştırma ............................................ 282 46. Gülşen SARI GERŞİL GİRİŞİMCİLİK VE İNOVASYONUN İŞGÜCÜ PİYASALARI AÇISINDAN İSTİHDAMA ETKİLERİ .................................................................................. 289 47. Funda Râna ADAÇAY Türkiye’de Kadın Girişimciliği .......................................................................... 296 48. Salim ŞENGEL Sosyo-Ekonomik Kalkınma Açısından Sosyal Girişimciliğin Önemi Ve Bir Değerlendirme ................................................................................................... 311 6 Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi öğrencilerinin girişimcilik eğilimlerinin kişilik özellikleri açısından değerlendirilmesi Lutfiye ÖZDEMIR b a , Sevinç KARADAG b a İnönü Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, Malatya, 44280, Türkiye Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Bişkek, Kırgızistan Özet Bu araştırma, Manas Üniversitesi öğrencilerin girişimcilik eğilimlerini kişilik özellikleri açısından değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın evrenini, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi öğrencileri oluşturmaktadır. Bu evren arasından 581 öğrenci örnekleme alınmıştır. Veri toplama aracı olarak Girişimcilik Eğilimi ve Sosyotropi-Otonomi Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda otonom kişilik özelliği ve hatta onun alt boyutları ile girişimcilik eğilimi arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler bulunurken sosyotropik kişilik özelliği ile girişimcilik eğilimi arasında anlamlı bir ilişki görülmemiştir. Keywords: Girişimcilik eğilimi, kişilik, otonomi, sosyotropi, üniversite öğrencisi © 2013 Published by SDU. 1.Giriş Geçiş ekonomisi kapsamındaki ülkelerin gelişmesinde ve kalkınmasında girişimcilik yadsınamaz bir öneme sahiptir (Chelariu ve ark., 2008). Çünkü bu ülkelerin içinde bulundukları; yoksulluk, üretimin yetersizliği, işsizlik, yüksek enflasyon ve aşırı borç yükü gibi sorunların çözümlenebilmesi ve ekonomik kalkınmanın sağlanabilmesi (Knight, 1997), girişimciliğe ve girişimci kişilerin varlığına bağlıdır. Bu da, doğuştan sahip olunan kişilik özelliklerinde bulunan girişimcilik potansiyeli ve girişimci ruhu olan kişilerin ortaya çıkarılabilmesi ve pazar alanına yönlendirilmesi ile sağlanabilir. Bu araştırma, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi öğrencilerinin girişimcilik eğilimlerini sosyotropik ve otonomik kişilik özellikleri açısından araştırmayı amaçlamaktadır. Son yıllarda girişimcilik ve girişimci kişilerin özellikleri arasındaki ilişkiyi inceleyen çok sayıda araştırmaya rastlanmaktadır. Söz konusu araştırmalarda girişimci tiplerin yanı sıra potansiyel girişimcilere yönelik ilginin de arttığı gözlenebilir. Bunların içerisinde, girişimcilik eğilimleri merak edilen gruplardan biri de üniversite öğrencileridir. Çünkü günümüz koşulları altında üniversite öğrencileri potansiyel girişimciler olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda girişimcilik, birey ve toplum için değer yaratan, ekonomik fırsatlara cevap veren veya ekonomik fırsatlar yaratan bireyler tarafından ortaya konulan, getirdiği yeniliklerle ekonomik sistemde değişikliklere neden olan bir süreçtir (Yılmaz ve Sünbül, 2009: 196). Diğer taraftan araştırmanın amacı bağlamında girişimcilikle ilişkilendirilen sosyotropi ve otonomi, kişiliğin önemli iki boyutu olarak Beck ve arkadaşlarının (1983) bilişsel kuramında yer almaktadır. Bu kuramda sosyotropi, bireyin diğerleri ile pozitif etkileşim gösterebilme özelliği; otonomi ise bireyin bağımsızlığı, kişisel haklarını koruyabilme ve artırabilme özelliği olarak tanımlanmaktadır. Birbirine zıt iki kişilik özelliği olarak belirtilen bu boyutların, girişimcilik eğilimiyle ilişkileri araştırılmaktadır. Literatürde ayrı ayrı çalışılan bu iki değişkenin bir arada ele alınıp, birbirleriyle ilişkilerinin incelendiği bir araştırmaya rastlanılamamıştır. Bu bağlamda öğrencilerin girişimcilik eğilimlerinin sosyotropik ve otonomik kişilik özelliği açısından irdelenmesi ve araştırmanın uluslararası bir üniversitede yapılmış olması, bu çalışmaya özgünlük kazandırmaktadır. Araştırmada verileri değerlendirebilmek amacıyla Cronbach's Alfha ve Spearman Sıra Farkları Korelasyon testi uygulanmıştır. Sonuç olarak, sosyotropik kişilik özellikleri ve başkalarını memnun etme hariç diğer alt boyutlar (onaylanmama kaygısı ve ayrılık kaygısı) ile girişimcilik eğilimi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Buna karşılık otonom kişilik özelliği ve alt boyutları-kişisel başarı, özgürlük ve yalnızlıktan hoşlanma-ile girişimcilik eğilimi (GE) arasında orta düzeyde, pozitif yönlü ve anlamlı ilişkiler görülmüştür. 2. Girişimcilik süreci Son on yıldır girişimcilik konusuna duyulan ilgi giderek artmaktadır. Ulusal düzeyde girişimcilik ekonomik 7 büyümenin, yeni iş alanları açmanın ve yeniliğin önemli bir lokomotifi olarak görülebilir. Girişimcilik risk taşıyan ve değer yaratan kişisel fırsatçı bir faaliyeti ifade eder ve önemli bileşenlerinden biri olan yenilikle güçlü bir şekilde ilişkilendirilir. Girişimcilik, kaynakları yeni kombinasyonlarda birleştirme ya da yenilik yapma, fırsatların peşinden koşma, gerekli kaynakları bir araya getirme, risk alma, kar peşinde koşma ve değer yaratmayla ilgili bir kavramdır. Bütün bunlar yeni kurulan bir firmada yapılabileceği gibi kurulu bir organizasyonda da gerçekleştirilebilir. Eğer kişiler, kurulu bir organizasyonda girişimsel davranışlarda bulunarak değer yaratırlarsa, bu durumda girişimcilik, başarının, büyümenin ve sürdürülebilir rekabetçi üstünlüğün bir itici gücü olarak düşünülebilir (Kraus, 2013; Ercan ve Gökdeniz, 2009). Latince’de “intare” kökünden gelen girişimci kavramı, İngilizce’de enter (giriş) ve pre (ilk) kelime köklerinden gelmekte ve entrepreneur yani ilk girişen, başlayan anlamını taşımaktadır (Korkmaz, 2000: 163-166). Bu bağlamda Bozkurt (2000, 12) da girişimciliği yaşadığımız çevrenin yarattığı fırsatları sezme, o sezgilerden düşler üretme, düşleri projelere dönüştürme, projeleri yaşama taşıma ve zenginlik üreterek, insan yaşamını kolaylaştırma becerisine sahip olma olarak vurgulamaktadır (Okay ve Karahan: 2010). Girişimcilik konusu sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçildiğinde daha fazla önem kazanmıştır. Çünkü bilgi toplumuna geçildiğinde, insanın fiziki gücünün ekonomik değeri azalmış ve düşünce üstünlüğü, bilgi üretmek kısaca beşeri sermayenin ekonomik değeri büyük bir hızla artmıştır (Müftüoğlu, 1997: 2). 3. Girişimcilik eğilimi Firmaların yaşları, büyüklükleri ve faaliyet gösterdikleri sektörler her ne olursa olsun bugün GE neredeyse tüm şirketler için önemi giderek artan bir konu olmuştur. Çünkü GE, ekonomik büyümenin ve firma başarısının en önemli itici güçlerden biridir (Kraus, 2013). Ekonomik gelişimi teşvik eden GE (Knight, 1997), özellikle ekonomik koşulları zayıf olan ülkelerde daha büyük önem arz etmektedir. Çünkü GE, firmaların performans gösterebilmelerini sağlamaktadır. Bu nedenle GE'nin örgütsel büyüme üzerinde de önemli bir etkisi vardır (Chen ve Hsu: 2013). GE'ni kavramsal olarak incelediğimizde, eğilim kelimesi TDK sözlüğünde bir şeyi sevmeye, istemeye veya yapmaya içten yönelme olarak açıklanmaktadır (tdkterim.gov.tr: 01.05.2013). GE ise kişinin yeni bir girişimde bulunma yönündeki yatkınlığını ifade eder (Chelariu ve ark., 2008). İşletmeler açısından ele alındığında, GE üst kademedeki yönetimin hesaplı riskler üstenebilme, yenilik yapabilme ve proaktif davranışlar sergileyebilme yatkınlığını gösterir (Todorovic, McNaughton ve Guild, 2011). Bu nedenle GE genelde yenilikçilik, proaktiflik ve risk alma konusunda üst yönetimin stratejisine gönderme yapar (Poon, Ainuddin ve Junit, 2006). GE, üniversite öğrencileri açısından düşünüldüğünde ise potansiyel girişimci kavramı ile karşılaşırız. Potansiyel girişimci kişilerin kendilerini girişimsel davranışa sevk edebilecek özelliklere, becerilere ve isteklere sahip olmasını tanımlamak için kullanılmaktadır (Chelariu ve ark., 2008). Girişimcilik süreci oldukça uzun bir sürede oluştuğu için girişimci olma eğilimi, bu uzun dönemli süreçte ve sürecin gelişiminde ilk adım olarak görülebilir. Çocukluktan başlayarak, yetişkinlik döneminin sonuna kadar kişinin gelişimi üzerinde etkili olan faktörlerin her biri girişimcilikte de etkilidir. Girişimciliği etkileyen ve kişilerin girişimci olma ya da olmama kararlarını belirleyen bu faktörler; aile desteği, finansman olanakları, devlet destekleri, yetiştirme ve eğitim (Arıkan, 2002) gibi psikolojik, sosyal ve ekonomik etkenler olarak ifade edilebilir. Hatta doğru bir girişimci ruhunun nasıl ortaya çıktığını araştıran çalışmalar; iş, dini geçmiş, olgunlaşma ile ırk, eğitim ve cinsiyet gibi sosyo-biyolojik etkenlerin girişimciliğin ortaya çıkmasında etkin olduğunu ortaya koymuştur. 4. Sosyotropi ve otonomi kişilik özellikleri Kişilik kavramı bireyin tutarlı davranma eğilimini açıklayabilen, önemli ve görece durağan özelliklerini ifade eden geniş bir yelpazedeki davranışlara (zihinsel, duygusal, sosyal ve fiziksel) karşılık gelir (Ewen, 1998). Araştırmacılar, bir asırdan fazla bir zamandır bu kavram üzerinde çalışmaktadır. Günümüze kadar kişiliği açıklamak üzere çeşitli kuramlar ortaya atılmıştır; ancak son yıllarda en çok araştırmaya kaynaklık eden kuram beş faktör kişilik kuramıdır (McRea ve Costa, 1990). Bu kuram kişiliğin beş büyük faktörden oluştuğunu öne sürer: Açıklık, dışadönüklük, sorumluluk, uyumluluk ve duygusal denge. Girişimcilikle ilişkili çalışmalarda özellikle bu faktörlerle girişimcilik arasında ilişkiler incelenmiştir (Zhao ve ark., 2010). Ancak bazı yazarlara göre sözü edilen kişilik boyutları ya da faktörler çok geniş olarak kişiliği açıklamaktadırlar (Rauch ve Frase, 2007) ve buna göre daha dar kapsamlı kişilik özelliklerinin de çalışılması bir gerekliliktir. Otonomi ve sosyotropi de girişimcilik ile ilişkisi az bilinen kişilik özelliklerindendir. Otonomi; kendini eleştirme, baskın hedef odaklılık ve baskın kendilik tanımıyla karakterize edilen bir kişilik boyutudur. Buna karşın sosyotropi ise bağımlılık, baskın kişiler arası ilişki ve başkalarına yönelmeyle ilgili bir 8 kişilik özelliğidir (Blatt ve Zuroff, 1992). Sosyotropik bireyler başkaları ile positif ilişki içerisinde olmaya çok önem verirler, bağımlıdırlar, başkalarının desteğine, yakınlığına, rehberlik ve yardımına yoğun ihtiyaç duyarlar. Öte yandan otonom bireyler ise bağımsızlık, başarılı olma ve kontrolün kendilerinde olmasına önem gösterirler ve kendi kaynaklarına güvenme eğilimindedirler. Bu kişilik özellikleri, ifade ettikleri içerik yönünden psikoloji literatüründe uzun bir geçmişe sahip olmakla beraber, ilk kez Beck ve arkadaşları (1983: 272) tarafından sosyotropi ve otonomi olarak adlandırılmıştır. Beck sosyotropiyi ‘bir kişinin diğer insanlarla olan pozitif iletişimine yatırımı’ olarak tanımlar. Buna göre bu insanlar sosyal desteğe ve kendilerini iyi hissetmek için başkalarının düşüncelerine ihtiyaç duyarlar. Diğer yandan otonomi ‘bir kişinin kendi bağımsızlığını, hareket serbestliğini ve kişisel haklarını korumak ve artırmak için yaptığı yatırımlardır’. Bu özelliği yüksek olan kimseler ise kendi aktivitelerine kendilerinin yön vermesinden ve kendileri için önemli olan işler başarmaktan hoşlanırlar ve doyum sağlarlar. 5. Araştırmanın amacı, yöntemi ve hipotezleri Bu bölümde öncelikle araştırmanın amacı ele alınmakta, daha sonra araştırmanın evreni ve örneklem kümesinin seçimi hakkında bilgi verilmektedir. 5.1. Araştırmanın amacı Bu araştırma, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Öğrencilerinin girişimcilik eğilimlerini ve kişilik özelliklerini saptamak amacıyla yapılmıştır. Ayrıca öğrencilerin kişilik özelliklerinin girişimcilik eğilimleri üzerinde bir etkisinin olup olmadığı saptanmaya çalışılmaktadır. 5.2. Araştırmanın yöntemi ve örneklem kümesinin seçimi Araştırmada veri toplama aracı olarak yüz yüze anket yöntemi kullanılmıştır. Anket, Mart 2013'te KırgızistanTürkiye Manas Üniversitesi öğrencilerine uygulanmıştır. Üniversitenin güncel Web sitesinden alınan bilgiye göre, 2013 yılında Manas Üniversitesi'nde toplam olarak 4.026 öğrenci eğitim görmektedir. Bu ana kütleden kolayda örneklem yöntemi ile seçilen 800 öğrenciye uygulanan anketten, analize uygun 581 tanesi değerlendirmeye alınmıştır. Çalışmada öğrencilerin girişimcilik eğilimlerini ölçmek amacıyla Johnson'un (2011) çalışmasında kullandığı “Girişimcilik Eğilimi Ölçeği”, kişilik özelliklerini saptamak için de Beck ve arkadaşlarının (1983) "Sosyotropi-Otonomi Ölçeği" kullanılmıştır. Ölçeğin türkçeye çevrilmesi Savaşır ve Şahin (1997) tarafından gerçekleştirilmiştir. Anket formu üç bölümden 76 sorudan oluşmaktadır. Anket formunun birinci bölümündeki demografik sorular literatürden derlenerek oluşturulmuştur. Bu bölümünde demografik özelliklerle ilgili 15 soru bulunmaktadır. İkinci bölümde öğrencilerin kişilik özelliklerini ölçmeye yönelik 34 ifade yer almaktadır. Son olarak girişimcilik eğilimini araştıran üçüncü bölümde 42 ifade bulunmaktadır. Kişilik özelliklerini ölçmeye yönelik her bir madde “sizi ne kadar tanımlıyor” sorusuna karşılık “hiç tanımlamıyor”dan başlayıp, “çok iyi tanımlıyor”a kadar giden yanıt seçenekleri olan 5 aşamalı likert tipindedir. Buna karşılık GE'ni ölçmeye yönelik maddeler ise "hiç katılmıyorum"dan başlayıp, "tamamen katılıyorum"a kadar giden seçeneklerden oluşmaktadır. Olumsuz olan onaltı ifadenin veri girişi tersten yapılmıştır. Anket formu Kırgızca ve Türkçe olarak hazırlanmış öğrencilerin arzularına göre istedikleri dilden anket verilmiştir. 6. Araştırmanın bulguları ve analizi Öğrencilerin demografik özellikleri; vatandaşı oldukları ülkeler, eğitim gördükleri fakülte/meslek yüksekokulu, kaçıncı sınıfta oldukları ve cinsiyetleri açısından değerlendirilmiştir. Bu bağlamda araştırmanın örneklemini oluşturan öğrencilerin %86.2'si (501) Kırgız, %11'i (64) Türk, %.7'si (4) Özbek, %.7'si (4) Kazak, %.7'si Rus (4) ve %.5'i (3) de Çin vatandaşıdır. 279'u (%48) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde okuyan bu öğrencilerin %23.8'i (138) İletişim Fakültesi'nde, %9.6'sı (56) Meslek Yüksekokulu'nda, %9'u (52) Mühendislik Fakültesi'nde, %7.9'u (46) Edebiyat Fakültesi'nde ve son olarak %1.7'si (10) de Veterinerlik Fakültesi'nde eğitim görmektedir. Altı farklı fakülte ve meslek yüksekokulunda öğrenim gören bu öğrencilerin %31.5'i (183) birinci sınıfta, %25.6'sı (149) ikinci sınıfta, %26.9'u (156) üçüncü sınıfta ve %15.8'i (92) de dördüncü sınıftadır. Son olarak cinsiyet açısından öğrencilerin %66.1'i (384) kız ve %33.2'si (193) de erkektir. Girişimcilik eğilimi (.83), sosyotropi (.75) ve otonomi (.85) değişkenlerine ilişkin Cronbach's Alpha katsayıları, .60≤α˂.90 arasında bulunduğu için "oldukça güvenilir" olduğu söylenebilir (Can, 2013: 343). Bir başka ifadeyle bu sonuçlar, anket formunu oluşturan ifadelerin içsel tutarlılığının yeterli düzeyde olduğunu göstermektedir. 9 S1: Öğrencilerin GE ile sosyotropik kişilik özellikleri arasında anlamlı bir ilişki var mıdır? Öğrencilerin sosyotropik kişilik özellikleri ile girişimcilik eğilimleri arasında bir ilişkinin olup olmadığını ortaya koyabilmek amacıyla yapılan Spearman Sıra Farkları Korelasyon işlemi, sosyotropik kişilik özelliği ile GE arasında anlamlı düzeyde bir ilişkinin olmadığını göstermektedir. Çünkü r=.061 ve p˃.05'tir. Sonuç olarak S1: Öğrencilerin GE ile sosyotropik kişilik özellikleri arasında anlamlı bir ilişki yoktur. S2: Öğrencilerin GE ile otonomik kişilik özellikleri arasında anlamlı bir ilişki var mıdır? Öğrencilerin otonomik kişilik özelliği ile GE arasında pozitif yönlü, orta düzeyli, anlamlı bir ilişki görülmektedir. Çünkü r=.366 ve p˂.001'tür. Sonuç olarak S2: Öğrencilerin GE ile otonomik kişilik özellikleri arasında anlamlı bir ilişki vardır. S3: Öğrencilerin GE ile sosyotropik kişilik özelliklerinin alt boyutları arasında anlamlı bir ilişki var mıdır? Öğrencilerin GE ile sosyotropik kişilik özelliğinin alt boyutlarından sadece başkalarını memnun etme arasında pozitif yönlü, anlamlı, fakat düşük düzeyde bir ilişkinin olduğunu görülebilir. Çünkü r=.146 ve p˂.001'tür. Sosyotropinin alt boyutları arasındaki ilişkiye bakıldığında, onaylanmama kaygısı ile ayrılık kaygısı arasında pozitif yönlü, orta düzeyli bir ilişkiye (r=.485, p˂.001) rastlanırken ayni şekilde onaylanmama kaygısı ile başkalarını memnun etme arasında da pozitif yönlü, orta düzeyli bir ilişki (r=.532, p˂.001) bulunmuştur. Son olarak ayrılık kaygısı ve başkalarını memnun etme boyutları arasında pozitif yönlü, orta düzeyli bir ilişki (r=.507, p˂.001) görülmüştür. Sonuç olarak S3: Öğrencilerin GE ile sosyotropik kişilik özelliklerinin alt boyutlarından sadece başkalarını memnun etme değişkeni arasında düşük düzeyli, anlamlı bir ilişki çıkmıştır. S4: Öğrencilerin GE ile otonomik kişilik özelliklerinin alt boyutları arasında anlamlı bir ilişki var mıdır? Öğrencilerin GE ile otonomik kişilik özelliğinin alt boyutlarından kişisel başarı arasında pozitif yönlü, orta düzeyli bir ilişkiye rastlanmıştır (r=.333, p˂.001). GE ile özgürlük arasında ise pozitif yönlü, düşük düzeyli bir ilişki görülmüştür (r=.292, p˂.001). Son olarak GE ve yalnızlıktan hoşlanma arasında (r=.250, p˂.001) da pozitif yönlü, düşük düzeyli bir ilişkinin olduğu bulunmuştur. Otonomik kişilik özelliğinin alt boyutları arasındaki ilişkiye bakıldığında, kişisel başarı ile özgürlük arasında pozitif yönlü, orta düzeyli bir ilişkiye (r=.382, p˂.001) rastlanırken, kişisel başarı ile yalnızlıktan hoşlanma arasında da pozitif yönlü, düşük düzeyli bir ilişki (r=.166, p˂.001) görülmüştür. Son olarak özgürlük ve yalnızlıktan hoşlanma arasında pozitif yönde, orta düzeyde bir ilişki (r=.265, p˂.001) bulunmuştur. Sonuç olarak S4: Öğrencilerin GE ile otonomik kişilik özelliklerinin tüm alt boyutları (kişisel başarı, özgürlük ve yalnızlıktan hoşlanma) arasında anlamlı bir ilişki çıkmıştır. 7. Tartışma ve sonuç Girişimcilik, gelişmiş ülkelerin kalkınmasında, gelişememiş olan ülkelerin gelişmesinde ve geçiş ekonomisinde olan ülkelerin de yoksulluk, enflasyon, işsizlik, sanayileşememe ve aşırı borç yükü gibi sorunlarının çözümünde önemli bir role sahiptir. Çünkü bir ülkedeki girişimci sayısı arttığında ve girişimcilik yaygınlaştığında, ulusal üretim gerçekleşmekte, istihdam artmakta, piyasa canlanmakta ve yaşanan sorunlar çözümlenmektedir. Bugün gelişmiş olan birçok ülkede üniversite öğrencilerine eğitilmeye hazır girişimciler olarak bakılmakta ve eğitilmiş gençlerin girişimcilik açısından pekçok üstünlüğe sahip oldukları vurgulanmaktadır. İşte bu sebepten dolayı potansiyel girişimci olarak değerlendirilebileceğimiz Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi öğrencilerinin girişimcilik eğilimlerini kişilik özellikleri açısından araştırmayı amaçladık. Bu şekilde kendi kendini istihdam etmek isteyen ve yaratıcı düşünceler ile yeni iş fırsatları yaratmayı arzulayan öğrencilerin kişilik özellikleri ortaya çıkarılarak üniversitelerin bu gençlere verecekleri girişimcilik eğitimiyle onları ekonomiye kazandırabilecekleri düşünülmüştür. Araştırmada öğrencilerin girişimcilik eğilimlerini ölçebilmek amacıyla Johnson'un (2011) "Girişimcilik Eğilimi Ölçeği" ve Beck ve arkadaşlarının (1983) "SosyotropikOtonomik Kişilik Ölçeği" kullanılmıştır. Sosyotropik kişilik özelliği; onaylanmama kaygısı, ayrılık kaygısı ve başkalarını memnun etme alt boyutları altında, otonomik kişilik özelliği ise kişisel başarı, özgürlük ve yalnızlıktan hoşlanma alt boyutları bağlamında değerlendirilmiştir. Değerlendirilebilir nitelikte bulunan toplam 581 anket SPSS'e yüklenmiştir. GE, kişilik özellikleri ve alt boyutları arasındaki ilişkileri irdeleyebilmek amacıyla Spearman Sıra Farkları Korelasyon işlemi yapılmıştır. Bu işlemler sonucunda ulaşılan bulgulara göre, sosyotropik kişilik özellikleriyle öğrencilerin girişimcilik eğilimleri arasında anlamlı bir ilişki çıkmamıştır. Çünkü sosyotropik özelliği yüksek olan kişiler başkaları 10 tarafından kullanılmaya yatkındırlar ve fazla inatçı değildirler. Ortak faaliyetlere girişmeyi, sevmeyi ve sevilmeyi isterler. İnsanlarla olan ilişkilerinin düzgün işlemesine önem verirler ve onlar tarafından kabul görmek önemlidir. Kişilerarası ilişkilerde algılanan kayıp veya reddedilme, sosyotropik kişileri depresyona sürükleyebilir. Bu kişilerin, olumlu kendilik imgelerini sürdürebilmeleri, kendileri için önemli olan kişiler tarafından onaylanmalarına, sevilmelerine, sayılmalarına ve önemsenmelerine bağlıdır. Sonuç olarak bütün bu özellikler, sosyotropik kişileri birilerine bağımlı kılmaktadır. Buna karşılık bağımsızlık, girişimcinin en önemli özelliğidir. Bu sonuç, araştırma öncesinde tahmin edilen bir öngörüydü. Sosyotropik kişilik özellikleriyle öğrencilerin girişimcilik eğilimleri arasında anlamlı bir ilişki çıkmayınca, GE ile sosyotropik kişiliğin alt boyutları arasında bir ilişkinin olup olmadığı merak konusu olmuştur. Bu bağlamda GE ile başkalarını memnun etme hariç sosyotropik kişiliğin diğer tüm alt boyutları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. GE ile başkalarını memnun etme arasındaki ilişkinin de oldukça düşük düzeyde olduğu saptanmıştır. GE ile onaylanma kaygısı arasında anlamlı bir ilişkinin olmaması, beklenen bir bulgudur. Çünkü sosyotropik kişilerin sürekli olarak birilerinin onayını almaları, onları dış çevredeki insanlara bağımlı kılmaktadır. Bir başka ifadeyle verdikleri kararları, karşılaştıkları olayları ve sonuçları başkaları etkileyebilmektedir. Buna karşılık kendileri dış çevreyi etkilemede veya değiştirmede yetersiz kalmaktadırlar. Bu durumda sosyotropik kişileri bu boyut açısından değerlendirdiğimizde, yüksek bir dışsal kontrol odağına sahip olduklarını söyleyebiliriz. Oysa yapılan araştırmalar, GE yüksek olan kişilerin iç kontrol odağı inancına sahip olduklarını göstermiştir. Bu doğrultuda Chattopadhyay ve Ghosh (2002) yaptıkları çalışmada GE ile kontrol odağı arasında benzer bir ilişkiyi ortaya çıkarmıştır. Buna göre, iç kontrol odaklı kişilerin girişimcilik süreçlerinde daha başarılı oldukları; dış kontrol odaklıların ise bu başarıyı yakalayamadıkları belirlenmiştir. Aynı biçimde Chelariu ve arkadaşları (2008) ise öğrenciler üzerine yaptıkları bir araştırmada, iç kontrol odağı inancının GE'nin artmasında önemli bir açıklayıcı olduğunu ortaya çıkarmışlardır. Ayrıca başkalarının onayını alan sosyotropik kişilerin öz yeterliliklerinin düşük olduğu da söylenebilir. Oysa öz yeterlilik oldukça önemli bir girişimsel eğilimdir (Hmieleski ve Corbett, 2008). Son olarak GE ile sosyotropik kişilik özelliğinin bir alt boyutu olarak ayrılık kaygısı arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Sosyotropik kişilerin ayrılık kaygısı yaşamaları belirsizliğe karşı toleranslarının düşük olması ile ilgili olabilir. Çünkü girişimcilerin belirsizliğe karşı toleransları yüksektir. Dolayısıyla girişimciler, henüz gerçekleşmemiş olan veya belirsiz olan bir durum karşısında kaygı duymazlar. Otonomik kişilik özellikleriyle öğrencilerin girişimcilik eğilimleri arasında ise anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Otonomik özellik gösteren bireyler başkaları tarafından kontrol edilmek istemeyen, bağımsızlığa, başarıya ve çevre üzerindeki etkinliğine büyük önem veren kişilerdir. Bu anlamda girişimcilik özelliğini taşıyan kişilerin otonom kişilik özelliklerinin üstün olması beklenebilir. Otonomi GE'nin en önemli özelliklerinden biridir. Çünkü otonomi, insanın özgür düşünüp karar verebilmesini, verdiği kararını eyleme geçirmesini, bağımsız hareket edebilmesini sağlar. Otonom kişilik özelliği yüksek olan bireyler, kendi faaliyetlerini yönlendirmekten, hedeflerine ulaşmaktan, çevrelerinde olup bitenleri kontrol etmekten ve başarılı olmaktan mutlu olurlar. Otonom kişilik özelliğinin alt boyutları ile öğrencilerin girişimcilik eğilimleri arasında da anlamlı ilişkiler çıkmıştır. Çünkü kişisel başarı, özgürlük ve yalnızlıktan hoşlanma girişimcilik sürecinde gereksinim duyulan eğilimlerdir. McClelland başarı ihtiyacının GE'ni etkileyen bir faktör olduğunu ileri sürmektedir. Başarı ihtiyacı güdüsü yüksek olan kişilerin başarmak için daha istekli olmaları, onların girişimcilik eğilimlerinin daha yüksek olmasına neden olmaktadır (Arıkan ve Nurmakhamatuly, 2007). Dolayısıyla yüksek başarma ihtiyacı bireyleri bir girişimsel faaliyette bulunmaya sevk etmekte ve bu faaliyetin sonucunun başarılı bir şekilde son bulması için çaba harcamaktadır. Özgürlük ile GE arasındaki ilişki değerlendirildiğinde, girişimci yapacağı işleri kendi yöntemiyle yapma ihtiyacında olan bir kişiliğe sahiptir ve bir başkası için çalışmak ona zor gelmektedir. Otonom kişilik özelliklerinin alt boyutlarının kendi aralarında ilişkili olduğu görülmüştür. Özgür olma isteğinin kişisel başarıyı getirmesi, kişisel başarıya ulaşabilmenin yalnızlığı gerektirmesi ve son olarak yalnızlıktan hoşlanmanın da özgürlükle sonuçlanması, zaten girişimcilik sürecinde var olan ve girişimciyi başarıya götüren hususlardır. Hatta Hofstede, yapmış olduğu araştırmalarda bireyci özelliklere sahip olan toplumlarda, girişimcilik sürecinin daha başarılı olduğu sonucuna ulaşmıştır. Bu bulgular doğrultusunda yapılabilecek öneriler ise şunlardır: • Otonomik kişilik özelliğine sahip olan öğrencilerin var olan girişimcilik ruhu ve potansiyeli açığa çıkarılarak girişimci olma yönünde harekete geçirilmelidir. • Girişimcilik eğitimi yaygınlaştırılmalı ve özellikle İİBF gibi doğrudan girişimci adayları yetiştirmeyi hedefleyen fakültelerde girişimcilik dersi zorunlu olarak okutulmalıdır. • Üniversite-Sanayi işbirliği sağlanarak, otonom kişilik özelliklerine sahip olan öğrenciler girişimci adayı olarak eğitim-öğretim esnasında iş yaşamıyla tanıştırılmalıdır 11 Referanslar Arıkan, S. ve Nurmakhamatuly, A. (2007). Kültürün girişimciliğe etkisi: Kazakistan ve Türkiye üniversite öğrencilerinin girişimcilik özelliklerinin belirlenmesine yönelik kültürlerarası araştırma. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 10 (18), 62-86. Arıkan, S. (2002). Girişimcilik temel kavramlar ve bazı güncel konular. Ankara: Siyasal Kitabevi. Beck, A. T., Epstein, N., Harrison, R. P. ve Emery, G. (1983). Development of the Sociotropy-Autonomy Scale: A measure of personality factors in pyschopatology. Unpublished Manuscript. University of Pennsylvania, Philadelphia. Blatt, S. J. ve Zuroff, D. C. (1992). Interpersonal relatedness ve self-definition: Two prototypes for depression. Clinical Psychology Review, 12, 527-562. Bozkurt, R. (2000). Girişimci ve rol bilinci. İş Fikirleri Dergisi, 12. Can, A. (2013). SPSS ile bilimsel araştırma sürecinde nicel veri analizi. Ankara: PEGEM Yayınları. Chattopadhyay, R. ve Ghosh, A. (2002). Predicting entrepreneurial success: A socio-psychological study. The Journal of Entrepreneurship, 11 (1), 21-31. Chelariu, C., Brashear, T., G., Osmonbekov, T., ve Zait. A. (2008). Entrepreneurial propensity in a transition economy: Exploring micro-level and meso-level cultural antecedents. Journal of Business & Industrial Marketing, 23 (6), 405415. Chen, H. L. ve Hsu, C. H. (2013). Entrepreneurial orientation and firm performance in non-profit service organizations: Contingent effect of market orientationa. The Service Industries Journal, 33, 445-466. Ercan, S. ve Gökdeniz, İ. (2009). Girişimciliğin gelişim süreci ve girişimcilik açısından Kazakistan. Bilig, 49, 59-82. Ewen, R. B. (1998). Personality: A topical approach. Mahwah, NJ: Lawrence Erlbaum. Hmieleski, K. M. ve Corbett, A. C. (2008). The contrasting interaction effects of improvisational behavior with Entrepreneurial self-efficacy on new venture performance and entrepreneur work satisfaction. Journal of Business Venturing, 23, 482-496. Johnson, J. E. (2011). Why Some Leaders can build new organizations: Leadership, individual differences, and gender in entrepreneurship, The Pennsylvania State University, Unpublished Ph.D Thesis. Knight, G. A. (1997). Cross-cultural reliability and validity of a scale to measure firme entrepreneurial orientation. Journal of Business Venturing, 12, 213-225. Korkmaz, S. (2000). Girişimcilik ve üniversite öğrencilerinin girişimcilik özelliklerinin belirlenmesine yönelik bir araştırma. Hacettepe Üniversitesi İİBF Dergisi, 18(1), 163-169. Kraus, S. (2013). The role of entrepreneurial orientation in service firms: empirical evidence from Austria, The Service Industries Journal, 33, 5, 427-444. McCrae, R. R. ve Costa, P. T. (1990). Personality in adulthood. New York: The Guildford Press. Müftüoğlu, T. (1997). Girişimcilik. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Web-Ofset Tesisleri. Okay, Ş. ve Karahan, M. (2010). Küçük ölçekli işletmelerin girişimcilik özelliklerinin belirlenmesi üzerine bir alan araştırması: Denizli İli örneği. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 14, 291-304. Poon, J. M. L., Ainuddin, R. A. ve Junit, S. H. (2006). Effects of self-concept traits and entrepreneurial orientation on firm performance. International Small Business Journal, 24 (1), 61-82. Rauch, A. ve Frese, M. (2007). Let's put the person back into entrepreneurship research: A meta-analysis on the relationship between business owners' personality traits, business creation,and success. European Journal of Work and Organizational Psychology, 16 (4): 353-385. Savaşır, I. ve Şahin, N. H. (1997). Bilişsel davranışçı terapilerde değerlendirme: Sık kullanılan ölçekler. Türk Psikoloji Derneği Yayınları, No: 9 TDK. http://tdkterim.gov.tr/bts/?kategori=verilst&kelime=e%F0ilim&ayn=tam ET: 01.05.2013. Todorovic, Z. W., McNaughton, R. B. ve Guild, P. (2011). ENTRE-U: An Entrepreneurial orientation scale for universities. Technovatin, 31, 128-137. Yılmaz, E. ve Sünbül, A. M. (2009). Üniversite öğrencilerine yönelik girişimcilik ölçeğinin geliştirilmesi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 21, 195-203. Zhao, H. ve Seibert, S. E. (2006).The Big Five personality dimensions and entrepreneurial status: A meta-analytical review. Journal of Applied Psychology, 91 (2), 259-271. 12 Гармоничный бизнес в странах с 4-мя «D»: вектор и пути формирования Ураз Баймуратов Директор Института финансово- банковского менеджмента, академик НАН РК, профессор Введение Современный мир переживает эпоху радикальных и быстротечных перемен. Он становится многополярным, с разными центрами и моделями мирового развития. Наступает эпоха Востока, эпоха в корне меняющая картину нашего мироустройства. Быстро возрастает экономическая и политическая роль, помимо Японии, Китая, Индии, Юго – Восточной Азии, Исламского мира, особенно Турции, Малайзии и других стран. Наступление эпохи Востока с его развитой духовностью при цивилизационном упадке Запада связано с мировоззренческими изменениями в сознании индивидов. Уже начал формироваться тренд возвышения духовных ценностей над материальными потребностями, начало меняться их соотношение в потреблении расходов населения в пользу первых. Обозначился вектор социальной эволюции к Гармонии на основе духовности и бизнес получает возможность стать гармоничным. Радикально либеральная модель экономики в секулярном обществе стала несостоятельной Экономические модели большинства стран, идущих по вектору возвышении материальных потребностей над духовными ценностями характеризуются базовыми принципами рыночной экономики, такими, как частная собственность, конкуренция, экономические свободы, сильная мотивация, инновации и наука. Как показывает опыт они отличаются высокими рисками на финансовых рынках, генерированием экономических кризисов, огромной спекулятивной составляющей бизнеса, чрезмерной неравномерностью в распределении доходов между собственниками, менеджерами и работниками, обостряющимися проблемами нищеты, бедности и экологии, негативными духовно - демографическими последствиями падение морали, нравственности, культуры, коррупция, военные конфликты, сокращение и старение этносов и др. Почти все развитые государства мира, включая США, европейские страны, переживают глубокий социально-экономический, демографический, главное, духовно-нравственный кризисы. Участились социальные конфликты, природные и техногенные катаклизмы и катастрофы. Многие страны, к сожалению, движутся в обратном направлении от Гармонии (при нашей ее трактовке). Все кризисы имеют одну глубинную причину – дисгармонию между быстро растущими материальными потребностями людей и сильно от них отставшими духовно-нравственными ценностями - фундаментом устойчивость любого общества. Бездуховность и безнравенственность чревата роковыми последствиями для цивилизации. Вспомним гибель богатых народов Ад, Самуд, Нух, Содома и Гоморры из-за свой бездуховности, безверия в Творца, что описано в священной книге Коран. Примеры более позднего времени и даже современности здесь не приводятся, главное, нам всем должно быть понятно, что без устранения фундаментальной причины кризисов эффект будет только краткосрочным, развитие - не устойчивым, в последующем – вовсе не быть. В современный мир экономически явно обозначились разные векторы (направления) экономического равития. Исламский вектор социальной эволюции к Гармонии Принципиально другой вектор развития характерен для исламского мира. Он привлекателен тем, что базовые принципы рыночной экономики более гармонизированы с духовным развитием общества, демографическим благополучием. В нем в большей степени реализована социальная справедливость - в сочетании с рыночными механизмами: предоставление возможностей для приобретения благ, гармония личных и общественных интересов, труд как единственный источник богатства, отсутствие спекулятивного бизнеса и диктата монополий, отрицание функции денег как товара, социальное обеспечение бедных, обездоленных и нуждающихся, отказ от вредных для здоровья товаров, услуг, привычек. Немнимое значение имеют принципы исламских банкинга, инвестирования, лизинга, страхового дела, рынка акций, справедливого ценообразования, развития халаль-индустрии, устранения диктата монополий, необузданных спекулятивных операций и пр. Однако, на наш взгляд, в экономике различных стран Ближнего Востока недостаточно используются научных знаний и инновации 13 в полной мере не используется уникальный потенциал истинного Ислама, который нельзя неправомерно смешивать с терроризмом, фанатизмом и радикализмом. Ислам по своей сути не бывает радикальным. Таковыми могут быть лишь отдельные группы мусульман по политическим соображениям. Ислам и мусульманин невсегда совпадающие понятия из-за отступлений последних от истинной религии. Учитывая, что в большинстве исламских стран экономическое развитие сдерживается значительным отставанием их от развитых государств мира в области образования, науки и инновационного прогресса, современного менеджмента, задержками в сфере демократии (политической модернизации), в некоторых исламских государствах (Турция, Малайзия, к примеру) просматриваются ростки более гармоничного пути развития. Последовательное приближение к Гармонии общества и его экономики должно стать стратегической целью во всех странах мира, что гарантирует от заблуждений при выборе модели развития. Формула Гармонии проста: D+3D, что означает - для гармоничного демоэкономического (т.е. социально-экономического) развития необходимо такое же развитие всех других 3-х сфер социальной эволюции – демократии, демографии и демоэтики (духовности и нравственности). При отсутствии хотя бы одной из этих «D», не говоря уже о 2-х или 3-х, невозможно бескризисное стабильное развитие, в принципе невозможно построить гармоничную экономику, которая оставалась бы несбыточной мечтой. Сложившиеся в мире тенденции позволяют утверждать, что духовная активность народов поступательно повышается. Как следствие - и духовная основа хозяйствования должна соответственно укрепляться, создавая главную предпосылку для трансформации национальных систем в гармоничную социальную экономику. Движении к гармонии предпологает такую организацию жизни общества, которая базируется на пяти осново пологающих принципах. Они предписаны в заповедях Всевышнего, руководствуясь ими можно выбрать правильный вектор развития. Это: - Умеренность в потребностях, желаниях, запросах индивидов - Спрвидливость в экономических отношениях - Милосердие богатых к бедным людям - Равновесия интересов индевидов и общества - Частный собственность. Столбовой дорогой к Гармонии общества и экономики служат принципы истинного Ислама, что ничего общего не имеет с фанатизмом, радикализмом и террором. Для этого очень важно полностью использовать весь уникальный потенциал истинного Ислама, освободить сознания многих людей от сложившихся стереотипов в отношении Ислама как религии. Именно Ислам провозгласил принцип умеренности во всем, даже в служении Всевышнему. Поэтому в нем нет места для различных излишеств - будь это религия, политика и идеология или просто повседневная жизнь человека. Нам ученым очень важно помнить, что Ислам не отторгает, а включает в себя необходимость развития образования, науки и инноваций, любое полезное творчество, если они не идут во вред здоровью и жизни населения, окружающей природной среде, не уничтожают цивилизацию. В Исламе никогда не было инквизиции. Напротив, он поддерживал науку. Достаточно здесь сослаться на крылатые фразы из Хадисов: «Ищите знания, даже если вам придется отправиться в Китай» или «Воистину, поиск знаний обязанность каждого мусульманина и мусульманки». «Чернила ученого священнее, чем кровь мученика». Какими еще более сокровенными словами можно выразить столь одобрительное отношение общества, религии к науке? При создании социальной экономики нового типа возможно и необходимо использование форм исламского финансирование параллельно с традиционной западной моделью. Функционирование финансовой системы на основе сочетания двух моделей не противоречит опыту тех стран, где существует подобная биполярность. К примеру, в моноконфессиональных арабских государствах имеются все предпосылки для построения чисто исламской модели экономики. Правда, в таком виде она используется пока в Пакистане и Судане. Другие страны идут по пути совмещения разных моделей в том или ином соотношении в зависимости от конфессиональных особенностей своих народов. Исламские финансы, основанные на общечеловеческих ценностях, привлекательны для всего населения, независимо от конфессий и национальностей. Об этом говорит опыт Малайзии, где мусульманское население составляет 60%, а клиентами исламских банков являются и немусульмане. Главными критериями для этих банков являются честность, готовность к взаимной помощи и поддержке, справедливость и прозрачность бизнеса. Исламская экономика по своей сути связана с высоким уровнем взаимного доверия между инвесторами, банками и другими финансовыми институтами и компаниями. Для компаний реального сектора она наиболее гармонична и эффективна. Функционирование финансовой системы на основе сочетания двух моделей не противоречит опыту тех стран, где существует подобная биполярность. К примеру, в моноконфессиональных арабских государствах имеются все предпосылки для построения чисто исламской модели экономики. Правда, в таком виде она используется пока в Пакистане и Судане. Другие страны идут по пути совмещения 14 разных моделей в том или ином соотношении в зависимости от религиозных особенностей своих народов. Однако при этом высоко гармоничную экономику в них практически сложно построить вследствие неоднородности конфессионального состава населения. Но трудность эта в перспективе, на наш взгляд, преодолима. Прежде всего, целый ряд ценностей в разных религиях совпадает. Для экономики принципиально важно то, что честность бизнеса, справедливость хозяйственных отношений присущи любой религии (деструктивные секты не принимаются во внимание). Во-вторых, современные финансовые рынки (кредитный, фондовый, валютный) стали высокорисковыми, подверженными нестабиль-ностям и кризисам, что подрывает доверие населения к традиционным финансовым инструментам. Клиенты банковских систем многих стран нуждаются в новых, альтернативных услугах. Не случайно растет интерес населения к исламскому банкингу, акциям, лизингу, страхованию. Из всех финансовых источников и механизмов инвестирования в реальную экономику наболее эффективны, как показывают наши исследования, исламские инвестиции и беспроцентные кредиты. Поскольку исламские банки несут, помимо коммерческой, функцию безвозмездной поддержки нуждающихся в свободных деньгах своих клиентов (предпринимателей), то не могут не находиться с ними в партнерских отношениях. Возможна модифицированная модель исламского финансирования, которая позволит повысить конкурентоспособность исламских краткосрочных или долгосрочных инвестиций по сравнению с традиционными, совмещать их с краткосрочными бездоходными (беспроцентными) кредитами. Из них может быть сформирован единый банковский комплект финансирования реального сектора экономики и социальной сферы. Огромная роль Казахстана, Турции, других стран интеграционных процессов ( в Таможенном союзе, к примеру) не определяется чисто экономическими измерениями, что было бы слишком узким пониманием вопроса. Эти страны могут и должны стать инициатором духовного оздоровления бизнеса и через него всей жизни для построения гармоничной экономики и гармоничного общества в целом, поскольку у них имеются предпосылки для трансформации бизнеса в новые качества. В этих странах существуют исторически обусловленная конфессиональная толерантность, а также дружелюбие людей. И современный бизнес – пока сосредоточие дисгармоний - в них может преобразоваться в чистую, честную, справедливую деятельность, за исключением запретного (производство алкоголя, наркотиков, азартные игры, шоу-бизнес и др.). Применение принципов исламской экономики и финансов и является тем способом,который ведет к духовному оздровлению бизнеса и всего общества. Такое прогрессивное явление не имеет границ, оно постепенно будет распространяться на всей территории Таможенного союза и других интеграционных объединений. В Таможенный Союз 3-х государств, на наш взгляд, необходимо пригласить Турцию, как страну с совпадающими взглядами. Свою миссию построения гармоничных интеграционных объединений Казахстан и Турцию должны нести осознанно, последовательно и настойчиво, со знанием своей новой роли в установлении Гармонии в различных союзах. Чем быстрее страны будут продвигаться к Гармонии, тем лучше они защитят свой суверенитет, более того, станут носителями миссии по духовно-нравственному росту во всем евразийском пространстве. Очевидно, что структура гражданского общества не является препятствием для развития исламского банкинга. Те же Англия, Германия, Малайзия или Китай решили этот вопрос, не вызывая отторжения общества или каких-то его больших групп. Тем более, что мы говорим о многообразии форм, о параллельном функционировании как традиционного, так и исламского банкинга. Принципиальным отличием исламской модели от западной является отсутствие ссудного процента. В Исламе деньги не являются товаром. Это - одно из коренных отличий его экономики от традиционной, западной. Как следствие, обмен неодинаковыми суммами (по номиналу) не допускается, процентным вознаграждениям в нем нет места. Вместо понятия «цена денег» в исламской системе существует категория «эффективность капитала», признающая возможность получения дохода от вложенных в производство средств, в зависимости от доли в прибыли. Эта норма доходности капитала служит регулятором распределения денег по инвестиционным проектам. Инвестиционные риски полностью ложатся на владельцев средств, банки как посредники их не несут, если не вкладывают собственные ресурсы. Труд, именно он, а не капитал, не кредиты, не спекуляция, не производные ценные бумаги, служат единственным источником дохода. Ссудный процент, по Исламу, носит эксплуататорский характер, а банковская система, по мнению исламских экономистов, провоцирует экономические кризисы. Банковский процент является неоправданным приращением капитала при займе и в торговой сделке, что несовместимо с Шариатом. Следует особо подчеркнуть: исламская модель экономической деятельности не терпит коррупции, обмана, утаивания доходов, ухода от налогов, других негативных проявлений. Духовная чистота бизнеса - наиболее привлекательная сторона этой модели, совмещающая материальные выгоды с духовными ценностями. Более того, духовное должно возвышаться над материальным. До сих пор в современном 15 мире еще сохраняется противоположное соотношение между принципиально разными потребностями человека. Это - огромное ее преимущество. Исламские финансовые институты и бизнес также позволяют своим клиентам рационализировать потребительские расходы, очистив от затрат на вредные привычки (алгоколь, табак, наркотики, азартные игры, индустрия разлечений и др.) и вести здоровый образ жизни. И не только своих клиентов, но и других (по закону «подобное притягивает подобное»). Расширение сферы применения исламской экономической модели в развитых и развивающихся государствах способствовало бы во многом устранить неоправданные предубеждения в отношении ислама, понять его истинный смысл, ликвидировать проявления «исламофобии», конфронтации Запада и Востока. За всем этим последовало бы установление в мире отношений доверия, толерантности и партнерства между странами исламского мира и Запада. Так, исламские финансовые институты и бизнес-структуры, занимаясь своей сугубо профессиональной деятельностью, внесли бы свою весомую лепту в изменение общественного сознания в немусульманских странах в сторону познания и уважения исламских ценностей, в устранение «фобии». А это уже большой плюс. Фундаментальное значение имеет позиция бизнеса в отношении исламского банкинга и финансов, всей экономики. Компании глубоко заинтересованы в инвестициях, чем в кредитах с процентами. Интеграция с интересами производства – главный фактор развития исламской экономической системы, построенной на прочной духовно-нравственной основе. Этим уникальным свойством не обладают все другие экономические модели. Исламская экономика по своей сути связана с высоким уровнем взаимного доверия между инвесторами, банками и другими финансовыми институтами и компаниями Она не приемлет проявления подозрительности, коварства, продажности в отношениях людей. Все должно быть чисто, честно, справедливо и прозрачно. Именно эти качества должны объединить все здоровые силы общества в противостоянии с носителями негативных явлений в обществе и экономике. На стороне приверженцев исламских принципов в экономике и финансов, кроме бизнес-структур, должны находиться институты гражданского общества и, разумеется, органы власти. В конечном счете, решающее значение будет иметь поддержка населения, голосующего своими деньгами за исламские институты, за справедливую оценку его ценностей. Укреплению доверия, партнерских отношений бизнеса и банков создадут возможности для развития беспроцентного кредитования реальной экономики, для роста конкурентоспособности компаний, для снижения цен на товары и услуги. А это заложит фундамент для уважения со стороны немусульманского мира к ценностям исламской идеологии, для истинного познания ее сути, снятия неоправданной фобии в отношении ислама, как уже говорилось выше. Исчезнет почва для проявления радикализма и террора. Установятся партнерские отношения между Западом и Востоком. Такова главная суть исламских финансов и экономики, их неоценимое значение для современного мира. Сочетание механизмов исламских инвестиций с безпроцентными кредитами и использованием золото-серебряных биметаллических монет позволяет достичь синергии в экономическом росте и духовно-нравственном прогрессе общества. Соединить исламские инвестиции и беспроцентные кредиты с новациями – это значит получить синергию в развитии образования, науки и бизнеса, в обеспечении занятости населения, повышении его благосостояния. Синергия в эволюции к Гармонии образуется в результате взаимодействия исламских инвестиций и безпроцентных кредитов с биметаллической валютой. Здесь возможны такие синергетические каналы развития, как: - устойчивое удовлетворение разумных материальных потребностей в тех или иных конкретных продуктах (инвестиции и безпроцентные кредиты расширяют производство); - приоритетное удовлетворение духовных запросов и желаний (установление партнерских, дружеских отношений между финансовыми институтами с бизнесом, их сотрудничество, альтруизм клиентов–владельцев депозитов, ведение честного и прозрачного, социально ответственного бизнеса, умеренность в нормах прибыли, справедливость в распределении доходов, недопущение вреда окружающей среде и здоровью людей, девиантного поведения людей, взаимопонимание в коллективе, милосердие. Заключение. Изложенное попозволяет заключать, что гармонизация национальных систем, их бизнес – структур в странах с 4-мя «D» на основе исламских духовно-нравственных ценностей уже начала становиться реальным процессом, имещим перспективу превратиться в общемировое явление. Ибо она отвечает чаянием миллиярдов людей на нашей Земле. Особое значение имеет фактор духовность в интеграционных процессах. Здесь у стран с преобладающим исламским населением просматривается большое конкурентное преимущество. Эти страны могуть стать очагами развития духовного бизнеса в нашем мире. 16 Кластерная модель организации бизнеса в Казахстане Еспаев С. С. Директор Института экономики, д.э.н. Стратегический замысел формирования и развития перспективных национальных кластеров состоит в повышении уровня инновационности национальной экономики посредством эффективного использования научно-технического потенциала как основы производства конкурентоспособной продукции. Анализ международного опыта подтверждает целесообразность кластеризации национальной экономики, как инструмента стратегического планирования и управления, использование которого позволяет выявить и усилить конкурентные преимущества. Это также обусловлено процессами глобализации экономики, в результате которых формируются предпосылки образования глобальных производственно-технических сетей. Поэтому роль кластеризации экономики определяется созданием условий для концентрации финансовых и интеллектуальных ресурсов с усилением тем самым международного и межрегионального партнерства. В соответствии с Посланием Президента Н.А. Назарбаева народу страны Стратегия «Казахстан2050»: новый политический курс состоявшегося государства» перед республикой поставлена цель - к 2050 году войти в число тридцати развитых государств мира. При этом ключевым инструментом реализации Стратегии «Казахстан-2050» должен стать кластерный подход, при котором создается синергетический эффект путем взаимосвязи бизнеса, науки и государства, и начинает работать модель «тройной спирали». В целях успешного формирования и развития инновационных кластеров необходим правильный выбор места расположения и размещения кластерных инициатив. При этом особую практическую значимость имеет специальная экономическая зона. СЭЗ – это часть национального экономического пространства, где для отечественных и зарубежных предпринимателей создается система льгот и стимулов, которая на основе новейших технологий позволяет создавать приоритетные отрасли экономики, способные, в свою очередь, обеспечить производство и поставку высококачественной продукции на мировой рынок и успешное развитие социально-экономической жизни территорий своего базирования. В этой связи надо отметить, что в Казахстане созданы соответствующие законодательные основы. В 2011 году принят Закон «О специальных экономических зонах в Республике Казахстан», направленный на создание привлекательных экономических и правовых условий для развития отраслей экономики и регионов, привлечения на территорию специальных экономических зон инвесторов, формирование высокопроизводительных, конкурентоспособных производств и современных технологий, а также повышение занятости населения, упрощение оказания услуг на территории СЭЗ по принципу «одного окна», расширение перечня приоритетных видов деятельности СЭЗ. При этом предусмотрен ряд норм, устанавливающих льготный и преференциальный режим участникам СЭЗ по вопросам налогообложения, таможенного регулирования и привлечения иностранной рабочей силы. Поэтому в Закон «О внесении изменений и дополнений в некоторые законодательные акты Республики Казахстан по вопросам специальных экономических зон» введены новые статьи: 151-1. Налогообложение организаций, осуществляющих деятельность на территории специальной экономической зоны «Астана – новый город»; 151-2. Налогообложение организаций, осуществляющих деятельность на территории специальной экономической зоны «Национальный индустриальный нефтехимический технопарк»; 151-3. Налогообложение организаций, осуществляющих деятельность на территории специальной экономической зоны «Морпорт Актау»; 151-4. Налогообложение организаций, осуществляющих деятельность на территории специальной экономической зоны «Парк инновационных технологий»; 151-5. Налогообложение организаций, осуществляющих деятельность на территории специальной экономической зоны «Оңтүстік»; 151-6. Налогообложение организаций, осуществляющих деятельность на территории специальной экономической зоны «Бурабай», которые предусматривают существенные налоговые льготы для участников специальных экономических зон. Для современного Казахстана актуальность формирования перспективных национальных кластеров несомненна. В стране сложились благоприятные условия для развития кластеров: существует концентрация компаний-производителей, поставщиков, организаций научно-образовательного комплекса, имеется заинтересованность органов государственной власти. При этом следует отметить, что территории, которые сегодня получили статус специальных экономических зон (СЭЗ), определенно имеют благоприятные условия для развития кластеров. Поэтому обеспечение конкурентоспособности 17 национальной экономики должно происходит за счет инноваций и координации с учетом приоритетов развития кластеров на базе СЭЗ. Целесообразно консолидировать усилия на развитии кластерных специальных экономических зон. Например, при совмещении науки с производством образуется новый экономический механизм. В результате объединения признаков СЭЗ и кластера получаются дополнительные преимущества. Кластерная СЭЗ – это территория, создаваемая для полного цикла производства высокотехнологичной готовой продукции стратегически важных отраслей национальной экономики, разделенная на несколько кластерных образований, на которой используется дифференцированный подход к распределению льгот. Анализ мирового опыта функционирования СЭЗ показывает, что в зависимости от уровня экономического развития используются разные их формы. Страны с развитой экономикой формируют беспошлинные зоны свободной торговли в морских портах, свободные аэропорты, оффшорные зоны, технико-внедренческие зоны. Страны с переходной и развивающейся экономикой создают интенсивно функционирующие экспортно-производственные зоны. В настоящее время на территории новых индустриальных стран имеется более 500 СЭЗ, которые были использованы для привлечения иностранного капитала. Азиатские страны (Китай, Южная Корея, Сингапур, Малайзия и др.) направляют предпринимательский капитал главным образом в обрабатывающую промышленность. В латиноамериканских странах (Аргентина, Бразилия, Мексика и др.) капитал привлекается в торговлю, сферу услуг, обрабатывающую промышленность. Южная Корея, Малайзия, Сингапур, Гонконг организовывали «точечные зоны», ориентированные на экспорт товаров. В них сосредоточено почти 90% всего объема экспорта в развивающихся странах. СЭЗ стали точками роста китайской экономики. Начиная с 1980-х годов и по настоящее время Китай использует кластерный подход при создании зон «открытые» города, «Китайская титановая долина»), направленных на развитие обрабатывающей промышленности. Практически, «открытые» города и комплексные зоны Китая являются прообразом кластерных СЭЗ. Тем не менее, в Китае зоны размещены преимущественно в морских и речных портах. Кластерные СЭЗ могут создаваться и в прибрежных районах с морскими магистралями, и на пересечении развитых авто - и железнодорожных путей. Причем функционирование таких зон направлено на развитие отсталых, и развитых районов стран. При создании кластерной СЭЗ могут рассматриваться регионы стратегического значения, которые предполагают государственное регулирование. Формирование СЭЗ начиналось в КНР «снизу-вверх», т.е. за счет самоорганизации хозяйствующих субъектов: 1) Процесс формирования кластеров связан с переходом к политике открытости, однако это лишь подтолкнуло компании к образованию специализированных промышленных кластеров. Основой наиболее старых из них стали города, давно специализировавшиеся на определенном секторе промышленности (Вэньчжоу – обувь, Ханцзи – зубные щетки и т.д.), в которых накапливались квалифицированные кадры, вырабатывались технологии производства; 2) После того как кластер естественным образом складывается и накапливает потенциал для дальнейшего развития, государство в лице местных властей разрабатывает программу развития конкретного кластера, которая включает в себя: создание инфраструктуры; установление стандартов качества для выпускаемой продукции; организацию научно-исследовательского центра, способного повысить технологический и качественный уровень предприятий; поддержку наиболее передовых предприятий отрасли, использующих новые методы производства. Модель создания и функционирования зон в Объединенных Арабских Эмиратах (ОАЭ) демонстрирует четкую направленность руководства страны на обеспечение коренного населения одним из самых высоких уровней жизни в мире. Поэтому большая часть страны представляет собой территории СЭЗ, которые обеспечивают уход от сырьевой направленности к развитому наукоемкому промышленному производству. Объединяя территориальные кластеры в зоны и наоборот, разделяя СЭЗ на кластерные образования, ОАЭ добиваются положительного эффекта, а именно, расположив 15 СЭЗ на базе морских портов и аэропортов, обеспечили рост экспорта и импорта товаров и услуг, увеличили иностранные инвестиции, что доказывает интенсификацию международных экономических отношений. Так, в ОАЭ существует Technology & CO Mmunications – уникальный кластер, состоящий из свободных экономических зон Dubai Media City, Dubai Internet City, International Media Production Zone, Dubai Outsource, Empower, Knowledge Village, Dubai Studio City и Dubiotech (парк биотехнологий). Основные преимущества свободных экономических зон ОАЭ таковы: работающий на ее территории иностранный инвестор является 100%-ным собственником предприятия, освобождается от уплаты экспортно-импортного и подоходного налогов, налога на прибыль и всех видов доходов. Кроме того, предусмотрены свободная репатриация капитала и прибыли, отсутствие валютного контроля. В Казахстане кластеры можно формировать в существующих специальных экономических зонах, позволив им получить право на серийное производство разработанной наукоемкой продукции. Поэтому в зависимости от специфики кластеров внутри зоны необходимо разработать такой механизм 18 таможенных, налоговых, финансовых и других льгот для предприятий – резидентов СЭЗ, который будет осуществлять протекцию отечественных производителей, привлекать инвестиции из-за рубежа, способствовать производству новой продукции. Учитывая все это, в Казахстане целесообразно создать кластерные СЭЗ в рамках существующих специальных экономических зон: 1) IT-кластер («Информационные технологии – электронная коммерция») на базе СЭЗ «Астана – новый город»; 2) ИКТ-кластер («Информационно-коммуникативные технологии») на базе СЭЗ «Парк инновационных технологий» в п. Алатау; 3) Инновационно-технологический кластер («Технологии переработки нефтехимии» или «Нефтехимическая долина») на базе СЭЗ «Павлодар» и «Атырау»; 4) Инновационно-технологический кластер («Технологии переработки металла») на базе СЭЗ «Сарыарка»; 5) Транспортно-логистический кластер («Интегрированный транспортноинформационный центр») на базе СЭЗ «Хоргос-Восточные Ворота» и «Морской порт Актау»; 6) Кластер текстильных инноваций («Текстильная долина») на базе СЭЗ «Онтустик»; 7) Кластер «Туризма» (по специальной программе). Создание СЭЗ окажет стимулирующее воздействие на производство, позволит интегрировать товары во внутренний рынок, а также обеспечить дополнительные рабочие места. В результате ускоренное развитие получат современные высокопроизводительные, конкурентоспособные производства, будут привлечены дополнительные инвестиции и внедрены новые технологии. Сопоставляя воздействие СЭЗ и кластеров на экономическое развитие разных стран мира, можно сделать вывод, что оба инструмента создаются для обеспечения более высокого уровня занятости рабочей силы, привлечения инвестиций в свободно конвертируемой валюте и повышения экспортного потенциала. Бизнес и высшее образование: заинтересованность телекоммуникационных компаний в сотрудничестве с ВУЗами Казахстана СМИРНОВА Елена Валерьевна а Докторант кафедры «Менеджмент»,Университет им. Сулеймана Демиреля, ул. Абылайхана 1/1, Каскелен 040900, Казахстан а Аннотация Тесная связь между образованием и бизнесом способствует развитию научного потенциала страны. Немаловажное значение должно быть отведено установлению партнерских отношений в отрасли телекоммуникаций, являющейся одним из приоритетных направлений в стратегии развития Казахстана. В данной статье представлены мнения телекоммуникационных компаний относительно их сотрудничества с ВУЗами. Методом исследования являлось интревьюирование, в котором приняли участие респонденты из 16 телекоммуникационных компаний. Как показало исследование, компании проявляют разумный интерес к сотрудничеству, но существует ряд факторов, препятствующих эффективному взаимодействию компаний и вузов. Среди основных причин нежелания компаний сотрудничать с ВУЗами были выявлены отсутствие ресурсов, времени или необходимости в сотрудничестве, отсутствие традиций, отлаженной системы взаимодействия, а также видения реальной пользы. Результаты исследования являются важным и ценным материалом для укрепления связей между высшими учебными заведениями и телекоммуникационными компаниями, а также для последующих исследований в данной области. © 2013 PublishedbySDU. Ключевые слова:ВУЗы, телекоммуникационные компании, сотрудничество, Казахстан 1.Введение В последнее время вопрос разработки, развития и внедрения инновационных проектов стоит очень остро во многих странах мира. Это связано с осознанием того, что ни одно государство сегодня не может преуспеть, если его экономика не базируется на знаниях. Одним из важнейших элементов экономики, основанной на знаниях, является тесная связь между университетами и предприятиями в области 19 инновационных разработок. В развитых странах университеты считаются основным источником знаний и технологических разработок, а бизнес сектор выполняет функцию внедрения. Так, например, в Финляндии – одной из стран-лидеров в сфере инноваций – совместная научно-исследовательская деятельность ВУЗов и предприятий является распространенной и общепринятой практикой. В Казахстане для перехода к индустриально-инновационной экономике, основанной на знаниях, в 2003 году была принята Стратегия индустриально-инновационного развития Республики Казахстан на 20032015 годы. Несмотря на принятие данной стратегии и ряда других программ, направленных на стимулирование инновационной деятельности, тесные взаимоотношения между производителями (ВУЗами) и потребителями (предприятиями) новых знаний и технологий в нашей стране остаются редкостью. Существует мнение, что главным барьером к сотрудничеству между университетами и предприятиями является негативное отношение компаний к качеству образования и исследований, проводимых в казахстанских ВУЗах. Несмотря на распространенность данного мнения, до сих пор в нашей стране не проводились исследования, опровергающие или подтверждающие его. В связи с этим, целью данной работы является выявление заинтересованности компаний во взаимоотношениях с ВУЗами и определение основных барьеровк сотрудничеству. Данная статья сосредоточена на изучении телекоммуникационного сектора, который является приоритетным согласно стратегиям «Казахстан-2030» и «Казахстан-2050». • Обзор литературы Вопрос взаимовыгодного сотрудничества между ВУЗами и предприятиями начал активно исследоваться на Западе с начала 1980-х. Западными учеными был проведен ряд исследований, направленных на изучение отношения университетов и компаний к двустороннему сотрудничеству. Так, например, изучением данного вопроса занимались Линки Тэсси (1989), Лопез-Мартинез и др. (1994),Мередит и Беркл (2008) и другие. Результаты исследований показали, что в большинстве случаев представители компаний воспринимают университеты как учреждения, неспособныепроводить исследования прикладного характера. В то же время, профессорско-педагогический состав ВУЗов считает, что деятельность компаний направлена на решение проблем, только косвенно связанных с исследовательской деятельностью университетов (Линки Тэсси, 1989:50). Одно из последних исследований, совместно проведенное мексиканскими и канадскими учеными в 2008 году, выявило довольно позитивное отношение фирм к сотрудничеству с университетами(Мередит и Беркл, 2008). Несмотря на это, существует ряд факторов, препятствующих взаимоотношениям двух сторон. В первую очередь, это барьеры, связанные с правами на интеллектуальную собственность совместных исследований(Холл и др., 2001). Во-вторых – различия в направлениях развития ВУЗов и предприятий(Брунил и др., 2010). Факторы, препятствующие трансферту знаний и сотрудничеству между университетами и компаниями, также были рассмотрены в работе Ренко (2004). С точки зрения представителей бизнеса, эффективному обмену знаниями и сотрудничеству препятствуют: недостаточная осведомленность представителей ВУЗов о реальных потребностях предприятий,установление взаимоотношений на основе личных контактов и отсутствие государственной поддержки в виде налоговых льгот для предприятий, занятых исследованиями и разработками совместно с университетами(Ренко, 2004). В нашей стране проблемасотрудничества между ВУЗами и предприятиями –новое и еще не изученное направление, которое необходимо развивать. Большинство ВУЗов Казахстана все еще придерживаются традиционной модели развития университета, согласно которой основными функциями высшего учебного заведения являются подготовка специалистов и проведение фундаментальных и прикладных исследований. В современной же модели университета присутствует третья функция – передача информации в общество или «трансферт знаний» (Ларедо, 2007). Как уже было сказано выше, эта модель широко используется на Западе, где университеты активно привлекают в сферу своей деятельности промышленные, исследовательские, торговые и другие организации. Взаимодействие с бизнесом позволило многим университетам мира стать крупнейшими учебно-научно-инновационными центрами (Ситенко, 2012:139). Одним из ярких примеров может служить Оксфордский университет, который взаимодействует с более 300 наукоемкими фирмами(Пугасов, 2010). В нашей стране сотрудничество между ВУЗами и предприятиями все еще остается редкостью. Университеты регистрируют единичные патенты и не реализуют свою инновационную функцию. По мнению Ситенко (2012), это обусловлено устаревшей материально-технической базой и отсутствием ресурсов на проведение лабораторных и опытных работ (Ситенко, 2012:4). Однако автор считает, что первостепенной причиной создавшейся ситуации является отсутствие прочных связей между сектором высшего образования и бизнесом.Компании зачастую негативно настроены относительно 20 сотрудничества с Казахстанскими ВУЗами в связи с невысоким качеством образования, а также невостребованностью исследований, проводимых в университетах. Одним из перспективных направлений Казахстана, где сотрудничество между высшими учебными заведениями и бизнесом должно быть более активным, является сектор «телекоммуникации и связь». Именно поэтому, возникла необходимость в проведении исследования, направленного на выявление отношения представителей телекоммуникационных компаний к сотрудничеству с казахстанскими ВУЗами, результаты которого изложены в данной статье. • Методология Исследование проводилось в южной столице Казахстана – г. Алматы – крупном культурном, финансовом и образовательном центре. Выборка телекоммуникационных компаний основывалась на данных, предоставленных Департаментом по статистике города Алматы. Согласно данным, в 2012 году численность компаний телекоммуникационного сектора составила 172 единицы. Отрасль телекоммуникаций сама по себе очень обширная и включает множество различных направлений. В выборку исследования мы не включили мелких дистрибьюторов телекоммуникационного оборудования, теле-радио вещательные компании, а также компании, занимающиеся исключительно монтажными работами. В результате, выборка составила 52 компании от операторов мобильной и фиксированной связи, интернет провайдеров и системных интеграторов до представительств ведущих телекоммуникационных брендов и дистрибьюторов телекоммуникационного оборудования, предлагающих IT решения. Целевой аудиторией и основными респондентами исследования были руководство и ведущие специалисты компаний. В качестве метода исследования был выбран опрос в форме полуструктурированного интервью, состоящего из четырех вопросов. Из 52 телекоммуникационных компаний в исследовании приняли участие 16 фирм: EricssonKazakhstan, Казахтелеком, Кселл,Астел, ТНС сервис, Тандем, NewTechDistribution, ZYXel, Аспан Телеком, Базис Телеком, ТИСИ Компани, Азия Интеркоммуникации, TegraKazakhstan, Казтранском,,RRCKazakhstan и Обит Телекоммуникации. • Результаты Результаты исследования подтвердили предположение автора о негативном отношении компаний к качеству образования в казахстанских ВУЗах. В основном респонденты считают, что знания, получаемые в ВУЗах, не соответствуют реалиям делового мира, а уровень подготовки студентов несравним с советскими временами. Кроме того, некоторые участники исследования сомневаются в компетенции профессорско-преподавательского состава.Вопросы интервью и обобщенные ответы респондентов представлены ниже. Вопрос 1: Соответствует ли качество образования по техническим специальностям в Казахстане требованиям телекоммуникационных компаний? По мнению респондентов, выпускники ВУЗов в большинстве случаев не соответствуют требованиям телекоммуникационных компаний или соответствуют только частично. Студенты получают неплохие теоретические знания, а вот практических навыков у них не хватает. Но и полученные теоритические знания не всегда соответствуют реалиям делового мира. Телекоммуникационная отрасль развивается намного быстрее, чем ВУЗы успевают адаптировать учебные программы. К тому же, многие представители телекоммуникационных компаний утверждают, что уровень подготовки в ВУЗах значительно упал после распада Советского Союза. В добавление к вышесказанному, респонденты считают, что у нынешних студентов отсутствуют интерес к учебе, а у молодых специалистов – к работе. Вопрос 2: Проявляют ли телекоммуникационные компании Казахстана какой-либо интерес к сотрудничеству с ВУЗами? Телекоммуникационные компании проявляют разумный интерес к сотрудничеству с университетами, но главным образом этот интерес обусловлен потребностью в кадрах. В основном с ВУЗами хотят сотрудничать крупные компании, заинтересованные в найме выпускников на работу и студентов на практику или стажировку с последующим трудоустройством. Некоторые предприятия желают передавать знания ВУЗам посредством лекций, семинаров и мастер классов; другие готовы содействовать университетам в создании лабораторий. В то же время, по мнению респондентов, отдельные компании проявляют исключительно имиджевый интерес к сотрудничеству с ВУЗами. Вопрос 3: Что может являться основной причиной/причинами нежелания телекоммуникационных компаний сотрудничать с ВУЗами Казахстана? На данный вопрос респонденты отвечали по-разному. Среди названных причин нежелания компаний сотрудничать с ВУЗами были отсутствие ресурсов, времени или необходимости в сотрудничестве, 21 отсутствие традиций, отлаженной системы взаимодействия, видения реальной пользы. Кроме того, не каждая компания захочет связывать себя обязательствами к университету, а также вкладывать деньги в долгосрочные и довольно рискованные проекты. Например, акционерам прибыль нужна сегодня и сейчас, и долговременные проекты их мало интересуют. Вопрос 4: Каким образом ВУЗы могут заинтересовать телекоммуникационные компании в сотрудничестве? Для того чтобы заинтересовать компании в сотрудничестве, ВУЗам необходимо первыми делать шаги навстречу. Например, подготовить презентацию для компании о возможных вариантах сотрудничества. Также, ВУЗы могут приглашать представителей компаний на различные мероприятия, такие как день открытых дверей, выставки вакансий, клубы выпускников (встречи), семинары и конференции. • Заключение Подводя итог данному исследованию, необходимо отметить, что его результаты подтвердили предположение автора о негативном отношении компанийк качеству образования в казахстанских ВУЗах. Существующее недоверие многих телекоммуникационных фирмк компетенции профессорскопреподавательского состава объясняет их нежелание сотрудничать с университетами в области научных исследований и инновационных разработок. Но это не единственная причина нежелания компаний сотрудничать с ВУЗами. Другими причинами были названы: отсутствие ресурсов, времени или необходимости в сотрудничестве, отсутствие традиций, отлаженной системы взаимодействия, видения реальной пользы и нежелание связывать себя обязательствами. Однако, несмотря на выше сказанное, телекоммуникационные компании все-таки проявляют интерес к сотрудничеству с университетами, который главным образом обусловлен потребностью в кадрах. Но в большинстве случаев выпускники ВУЗов не соответствуют требованиям компаний или соответствуют только частично. Опять-таки проблема здесь лежит намного глубже – в недостатке сотрудничества между двумя сторонами. Как только сотрудничество между ВУЗами и предприятиями в Казахстане станет не редкостью, а закономерностью, обе стороны смогут извлекать из этого выгоду. Например, университеты продвинут далеко вперед свои собственные исследования, что положительно скажется на качестве образования; тогда как компании будут получать консультации обэффективном продвижении продукции на рынке. Кроме того, сотрудничество с университетами позволит компаниям приобрести доступ к новым знаниям, потенциальным кадрам, а также использовать ресурсы ВУЗов для проведения исследований, напр. лаборатории. В то же время, университеты смогут выявить интересные и актуальные проблемы и получить финансовую поддержку для дальнейших исследований, расширитьдиапазон знаний студентов и профессорско-преподавательского состава, и разнообразить возможности трудоустройства для студентов (IndustrialResearchInstitute, 1995). И, самое главное, как показало исследование – для установления связей с предприятиями ВУЗам самим необходимо делать первый шаг навстречу компаниям. References Bruneel, J., D’Esteb, P. &Saltera, A. (2010). Investigating the factors that diminish the barriers to university–industry collaboration. Research Policy, 39 (7), 858–868. Hall, B.H., Link, A.N. & Scott, J.T. (2001). Barriers inhibiting industry from partnering with universities: evidence from the Advanced Technology Program. Journal of Technology Transfer, 26, 87-98. Industrial Research Institute (1995). A Report on Enhancing Industry-University Cooperative Research Agreements. Washington, DC. Laredo, Ph. (2007). Revisiting the Third Mission of Universities: Toward a Renewed Categorization of University Activities, Higher Education Policy, 20, 441-456. Link, A.N. & Tassey, G. (1989). Cooperative research and development: the industry, university, government relationship. Norwell, USA: Kluwer Academic Publishers. López-Martínez, R.E., Medellín, E., Scanlon, A.P. & Solleiro, J.L. (1994). Motivations and obstacles to university industry cooperation (UIC): a Mexican case.R&D Management, 24, 17–30. Meredith, S. & Burkle, M. (2008). Building bridges between university and industry: theory and practice. Education + Training, 50 ( 3), 199-215. Renko, P. (2004). Transfer of new knowledge from research institutes to enterprises. (Master thesis). Ljubljana: University of Ljubljana. Послание Президента Республики Казахстан Назарбаева Н.А народу Казахстана. Казахстан – 2030. Процветание, безопасность и улучшение благосостояния всех казахстанцев (1997),http://www.akorda.kz/ru/category/gos_programmi_razvitiya Послание Президента Республики Казахстан Назарюаева Н.А. народу Казахстана . Стратегия «Казахстан-2050» ( 2012),http://www.akorda.kz/ru/page/page_poslanie-prezidenta-respubliki-kazakhstan-n-nazarbaeva-narodu-kazakhstana22 14-dekabrya-2012-g_1357813742 Пугасов, М. (2010). Вуз как горнило инноваций. Казахстанская правда.,17 (№264). Ситенко, Д.А. (2012). Совершенствование организационно-экономических механизмов национальной инновационной системы Казахстана. Диссертация на соискание ученой степени доктора философии (PhD). Алматы. Hazır giyim ve moda tasarımı eğitimi almış üniversite mezunlarının girişimcilik konusundaki görüşleri Yard.Doç. Dr. H.Fatma ŞENERa, Fahrünnisa SAYIM b a H.Fatma ŞENER,Gazi Üniv. Mes. Eğt. Fak. Giyim Endüstrisi ve Moda Tasarımı Eğitimi bölümü, Ankara ve 06500, TÜRKİYE b Fahrünnisa SAYIM, Gazi Üniv. Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Öğrencisi, Ankara ve 06500, TÜRKİYE Özet Ülkelerin ekonomik gelişme ve kalkınma uğraşları içerisinde sahip oldukları en önemli kaynak girişimci insan gücüdür. Girişimci insan yetiştirilmesi ve engellerin kaldırılması uluslararası alanda ülkenin önemli bir ivme kazanmasına yol açacaktır. Yüksek öğrenim ve girişimcilik yeteneği arasında güçlü bir bağ bulunmalıdır. Eğitimli insanlar girişimlik yeteneğine sahip oldukça gelişmenin önü açılacaktır. Bu çalışma ülke ekonomisinde önemli bir paya sahip olan hazır giyim ve moda tasarım sektörüne eleman yetiştiren Üniversite mezunlarının, tekstil ve hazır giyim sektörüne yönelik girişimciliklerini, sektöre yönelik girişimcilik hakkında düşüncelerini, girişim sürecinde yaşadıkları sıkıntıları ve karşılaştıkları sorunları tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada hazır giyim ve moda tasarımı bölümlerinden mezun olan, tesadüfü yöntemle ulaşılabilen; 72 kişiye anket uygulanmıştır. Anketlerden elde edilen veriler incelendiğinde, mezunların %8.3 ‘ ü girişimciliği tercih ederken,%91.7’si girişimciliği tercih etmediklerini belirtmişlerdir. Anahtar Kelimeler: Hazır giyim, Moda tasarımı, Mesleki Eğitim, Girişimcilik Abstract Economic growth and development in the countries of the worthiness of the entrepreneur are the most important source of human strength. Entrepreneur of the country in the international arena of human cultivation and the removal of barriers will lead to a significant acceleration of. Must be a strong link between higher education and entrepreneurial ability. Educated people are quite capable of girişimlik will be opened for development. This study, which has a significant share of the country's economy and the fashion design industry personnel training of university graduates apparel, textile and apparel sector entrepreneurship, thoughts on entrepreneurship for the sector, in order to attempt to identify the problems encountered in the process, and made their tribulations. The research departments of apparel and fashion design, which can be coincidence method, 72 people completed the questionnaire. Analyzed data from surveys of graduates % 8.3 prefer entrepreneurship, while % 91.7 stated that they did not choose to entrepreneurship. Keywords: Ready-made clothing, Fashion design, Vocational training, Entrepreneurship Giriş Girişimcilik; bireyin aklıyla, kendine olan inancıyla, yeniliklere açık fikirleriyle yeni bir yola çıkması ve ekonomik gücüyle bu fikirlerini desteklemesidir. “Girişimcilik doğuştan mıdır, yoksa sonradan mı oluşur?” tartışmalarında insanın girişimci olarak doğmadığı; var olan potansiyelin kültürel, sosyolojik, psikolojik, sosyopsikolojik, politik ve ekonomik çevre faktörleri ile bireylere kazandırıldığı kabul edilmektedir. (Ç.Bozkurt,2011). Bireylerin; iş hayatının ve toplumun ihtiyaçlarına göre eğitilmeleri, eğitildikleri mesleklerde istihdam edilmeleri ve girişimci bir ruha sahip olmaları, bu ruh ve yeterliliklerle iş alanlarını yaratmaları ve girişimci olmaları ülkelerin ekonomisi açısından büyük önem taşımaktadır (Ç.Bozkurt, 2011). Ülkemizde tekstil ve hazır giyim sektörü sağladığı istihdam olanakları, üretim sürecinde yaratmış olduğu katma değer ve uluslararası ticaretteki yeri ile ekonomik kalkınma sürecinde önemli rol oynamaktadır. (Arslan, 2008). Mesleki ve teknik eğitimde önemli bir yere sahip olan tekstil ve hazır giyim sektörünün ülkemiz ekonomisinin temel taşlarından birini oluşturduğu görülmektedir. Sektör, bir yandan emek yoğun yapısı ile gelir dağılımının belirli ölçüde düzelmesine katkı sağlarken diğer yandan da istihdam oranını arttırarak önemli katkılar sağlamaktadır. 23 Hazır giyim sektörü kadın işgücünün yoğun olarak bulunduğu sektörlerin başında gelmektedir. Hazır giyim üretiminde rekabetçi üstünlük, teknoloji düzeyinin ve eğitimli iş gücü sayısının artması beraberinde katma değeri yüksek ürünler üretilmesine de olanak sağlamaktadır. Nitelikli iş gücü ihtiyacı bu alanda eğitim veren yaygın eğitim, orta öğretim ve yüksek öğretim kurumlarından karşılanmaktadır. Genç girişimcilere destek sağlayan, birçok kuruluşu bünyesinde barındıran KOSGEP var olan kadın girişimcilerin görünürlülüğünü arttırmak, kadın girişimciler için daha uygun ortam yaratmak, kadın girişimci sayısını artırmak ve var olan kadın girişimcilere ait girişimlerin ölçeğini büyütmek amacı ile birçok projeye destek vermektedir. Tekstil ve hazır giyim sektörü düşük işletme ve yatırım sermayesi ile kurulabilen bir sektör olması nedeniyle çok sayıda yatırımcıyı çekmekte ve girişimciliklerini test etmelerine olanak sağlamaktadır. Günümüzde, genç ve yetişkin bireylerin istihdama geçişlerinde mesleki eğitim etkili bir araç olarak kullanılmaktadır. İş gücünün ekonomiye daha fazla katkı sağlaması, istihdam amaçlı mesleki eğitimin önemini daha da artırmaktadır. Türkiye’de hazır giyim ve moda tasarımı eğitimi almış üniversite mezunu bireylerin mezuniyet sonrasında girişimci olmaları ve girişimcilik konusundaki düşüncelerinin belirlenmesi bu açıdan daha da önem kazanmaktadır. 2. Girişimcilik Girişimci, yeni şeyleri tasarlarken yaratıcılığını ortaya koyan, bunları uygulamaya dönüştürmek için ise istek ve şevkini kullanan kişidir (Kao, 1989). Girişimcilik, atıl kaynakların ekonomiye kazandırılarak etkin ve verimli kullanılmasında ve teknolojik yeniliklerin üretiminde olduğu gibi; istihdamın genişletilerek işsizliğin önlenmesinde, refah düzeyinin yükseltilerek geniş bir toplumsal tabana yaygınlaştırılmasında ve orta sınıfın güçlendirilmesinde, bölgesel gelişmişlik farklarının ortadan kaldırılmasında ya da azaltılmasında, katılımcı demokrasinin yerleşmesinde ve genel olarak toplumsal barışın sağlanarak bütünleşmenin güçlendirilmesinde katkı sağlamaktadır (İlhan, 2005). Girişimcilerin taşıdıkları kişilik özellikleri ile ilgili birçok farklı görüş bulunmaktadır. Girişimcilerin yenilikçi, risk alan, değişim odaklı, fırsatlara odaklanmış oldukları belirtilmektedir. Girişimci kişiliğin oluşmasında aile ve eğitimin yanı sıra kişisel değerler, yaş, cinsiyet, iş tecrübesi, rol modelleri ve çevre de etkili olmaktadır. 2.1. Girişimcilik ve eğitim ilişkisi Teorik ve uygulama süreçleri girişimcilik eğitiminde birbirini tamamlamaktadır. Teorik olarak verilen bilgilerin hızla değişen pazar koşullarıyla uyarlanması girişimcilik eğitiminin uygulama ile desteklenmesiyle gerçekleşebilir. Günümüzdeki girişimcilik eğitimi mesleki eğitim gibi değerlendirilmektedir. Uygulama olmadan girişimciliği öğretme düşüncesi mühendislik eğitimini laboratuar eğitimi olmaksızın yapmaya benzemektedir. Teorik olarak verilen girişimcilik eğitiminin diğer disiplinler gibi uygulama süreci ile pekiştirilmesi ve günlük hayata uydurulması gerekmektedir. 3. Araştırmanın Yöntem ve Materyal Hazır Giyim ve Moda tasarımı Eğitimi Almış Üniversite Mezunlarının Girişimcilik Konusundaki Görüşlerini belirlemek amacı ile yapılan bu çalışmada betimsel yöntem kullanılmıştır. Mezunlarının Çalışma durumlarına ilişkin bilgiler ve girişimcilikle ilgili görüşlerini tespit etmek amacıyla anket formu uygulanmıştır. Araştırmanın evrenini; Gazi, Mimar Sinan ve Marmara Üniversitesi Hazır giyim ve moda tasarımı bölümü mezunları oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise; Gazi, Mimar Sinan ve Marmara Üniversitesinde hazır giyim ve moda tasarımı mezunlarından araştırmaya katılmayı kabul eden tesadüfü örnekleme yöntemi ile seçilmiş 72 öğrenci oluşturmaktadır. Kavramsal çerçeveyi oluşturmak ve anketi formunu hazırlamak amacıyla literatür taraması yapılmıştır. Verileri toplamak amacıyla düzenlenen anket formuyla mezunların, Cinsiyet durumu, Yaş dağılımları, Mezun oldukları Bölümler, Çalışma durumlarına ilişkin bilgiler ve Girişimcilikle ilgili görüşleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Örneklem grubuna uygulanan anket formlarından elde edilen verilerin analizinde, istatistiksel yöntemlerden yararlanılmış ve sonuçlar tablolaştırılarak yorumlanmıştır. 4. Bulgular ve Yorumlar Bu bölümde verilerden elde edilen bulgu ve yorumlarına yer verilmiştir. Hazır giyim ve moda tasarımı mezunlarının, Bölümler ve Yıllar Tablo 1’ de verilmiştir. Cinsiyet durumu, Yaş dağılımları, Mezun Oldukları 24 Tablo 1. Hazır giyim ve moda tasarımı mezunlarına ilişkin bilgiler Değişkenler Cinsiyet durumu Kadın Erkek Toplam Yaş grupları 24 ve altı 25-27 yaş arası 28-30 yaş arası 31-33 yaş arası 34-36 yaş arası 37 ve üzeri Toplam Mezun Oldukları Bölümler Gazi Üni. Giyim Endüstrisi Öğretmenliği Gazi Üni. Moda Tasarım Öğretmenliği Mimar Sinan Üni. Moda Tasarım Öğretmenliği Marmara Üni. Giyim Öğretmenliği Toplam Mezun Oldukları Yıllar 2001 ve öncesi 2002 – 2005 2006 – 2009 2010 ve sonrası Toplam f % 57 15 72 f 2 34 25 8 2 1 72 f 52 18 1 1 72 f 1 3 26 53 72 79.2 20.8 100.0 % 2.8 47.2 34.7 11.2 2.8 1.4 100.0 % 72.2 25.0 1.4 1.4 100.0 % 1.4 4.2 36.2 58.4 100.0 Tablo 1’de örneklemi oluşturan hazır giyim ve moda tasarımı bölümü mezunlarının cinsiyet durumu incelendiğinde %79.2’sini bayanların, %20.8’ini ise erkeklerin oluşturduğu görülmektedir. Hazır giyim ve moda tasarımı bölümü mezunlarının %47.2’sinin 25-27 yaş grubunda olduğu, %1.4’ünün ise 37 yaş ve üzeri olduğu görülmektedir. Mezun olunan bölüm ve fakülteler, incelendiğinde ankete katılanların, %72.2’ si Gazi Üniversitesi Giyim Endüstrisi Öğretmenliği , % 25.0’inin Gazi Üniversitesi Moda Tasarım Öğretmenliği bölümünden mezunu oldukları görülmektedir. Hazır giyim ve moda tasarımı bölümü mezunlarının mezun oldukları yıllar, incelendiğinde araştırmaya katılanların %58.4’ünün 2010 ve sonrasında mezun oldukları, %1.4 oranında ise 2001 ve öncesinde mezun oldukları görülmektedir Hazır giyim ve moda tasarımı mezunlarının çalışma durumlarına ilişkin bilgiler Tablo’ 2 de verilmiştir. Tablo 2. Mezunlarının çalışma durumlarına ilişkin dağılım Değişkenler Çalışmakta oldukları iş Kendi İşini Yapıyor Öğretim Görevlisi Öğretmen Vekil Öğretmen Üretim Planlaması Modelist Tasarımcı Müşteri Temsilciliği Bilgisayar Uzmanı Online Satış 25 f % 1 4 7 12 2 4 5 2 1 1 1.4 5.6 9.7 16.7 2.8 5.6 6.9 2.8 1.4 1.4 Polis Zabit Kâtibi Çalışmıyorum Toplam 2 1 30 72 2.8 1.4 41.7 100.0 Tablo 2’de mezunların çalışmakta oldukları işe ilişkin dağılım incelendiğinde katılımcıların %16.7’ sinin vekil öğretmenlik yaptığı, %9.7’sinin ise öğretmenlik yaptığı görülmektedir. 72 kişinin katıldığı araştırmada sadece 1 kişinin kendi işinin sahibi olduğu görülmektedir. Hazır giyim ve moda tasarımı mezunlarının mesleki tercihlerinde etkili olan faktörler Tablo 4’ de verilmiştir. Tablo 4: Hazır giyim ve moda tasarımı bölümü mezunlarının mesleki tercihlerinde etkili olan faktörler Önem Dereceleri Faktörler Toplumsal Statü Kendini Gerçekleştirme Kişisel tatmin 1. Derece Önemli f % 6 8.3 35 48.6 2. Derece Önemli f % 10 13.9 16 22.2 3.Derece Önemli f % 18 25.0 7 9.7 4.Derece Önemli f % 10 13.9 4 5.6 5.Derece Önemli f % 9 12.5 2 2.8 6.Derece Önemli f % 6 8.3 2 2.8 12 16.7 24 33.3 16 22.2 6 8.3 4 5.6 2 2.8 Bağımsız çalışma 7 9.7 4 5.6 5 6.9 11 15.3 12 16.7 6 8.3 Sabit-risksiz gelir 2 2.8 4 5.6 5 6.9 4 5.6 13 18.1 13 18.1 Kar elde etme 2 2.8 1 1.4 1 1.4 5 6.9 9 12.5 9 12.5 Belirli çalışma saatleri 2 0,0 2 2.8 0.0 2.8 6 1 4 8.3 1.4 5.6 7 1 5 9.7 1.4 6.9 12 6 6 16.7 8.3 8.3 6 5 7 8.3 6.9 9.7 10 3 14 13.9 4.2 19.4 5 6.9 2 2.8 7 9.7 8 11.1 5 6.9 7 9.7 72 100.0 72 100.0 72 100.0 72 100.0 72 100.0 72 100.0 Ekip çalışması yapma Yüksek ücret alma İstihdam sağlamak Toplam Tablo 4’de yer alan mesleki tercihlerinde etkili olan faktörlerin dağılımı incelendiğinde; kendini gerçekleştirme %48.6’lık oranla 1. derecede önemli bulunurken, kişisel tatminin, %33.3’ lük oranla 2. derecede önemli olduğu, ,toplumsal statünün, % 25.0’lik oranla 3. derecede önemli olduğu, bağımsız çalışmanın , %16.7’ lik oranla 5. derecede önemli olduğu, Sabit- risksiz çalışmanın %18.1’lik oranla 6.derecede önemli olduğu, görülmektedir Hazır giyim ve moda tasarımı mezunlarının ailelerindeki girişimcilere ve rol modele ilişkin dağılım Tablo 5’ de verilmiştir. Tablo 5: Mezunlarının ailelerinde bulunan girişimciler Ailedeki Girişimciler Anne Baba Anne ve baba Kardeş Hepsi Hiçbiri Toplam Rol Modeller olmalı Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Kısmen Katılıyorum Katılmıyorum Toplam f 2 12 3 10 4 41 72 f 20 33 10 9 72 % 2.8 16.7 4.2 13.9 5.6 56.9 100.0 % 27.8 45.8 13.9 12.5 100.0 Tablo5’de yer alan hazır giyim ve moda tasarımı bölümü mezunlarının ailelerinde bulunan girişimcilere ilişkin dağılım incelendiğinde katılımcıların %56.9’luk oranla ailelerinde girişimci bulunmadığı görülmektedir. Ailesinde girişimci olan kişiler arasında %14.1’lik oranla babanın, anneye nazaran daha girişimci olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Girişimci olma konusunda rol modellerin gerekliliğine ilişkin dağılım incelendiğinde katılımcıların %45.8’i Rol modellerin olması gerektiğini belirtmişlerdir. 26 Hazır giyim ve moda tasarımı mezunlarının Girişimcide olması gereken özellikler ve sermayelerini değerlendirme tercihleri ilişkin bilgiler Tablo 6’da verilmiştir. Tablo 6: Girişimcide olması gereken özelliklere ve sermayelerini değerlendirme tercihleri Sahip Olunması Gereken Özellikler Cesaret Para Yaratıcılık Şans Toplam Sahip Oldukları Sermayeyi Değerlendirme Tercihleri Kendi İşimi Kurmak Bankaya Yatırmak Borsaya Yatırmak Gayrimenkule Yatırmak Toplam f 44 20 8 0,0 72 f 34 11 1 26 72 % 61.1 27.8 11.1 0.0 100.0 % 47.2 15.3 1.4 36.1 100.0 Tablo 6’da hazır giyim ve moda tasarımı bölümü mezunlarının girişimci olmak için sahip olunması gereken özelliklere ilişkin dağılım incelendiğinde en yüksek % 61.1’lik oranla cesaret özelliğinin olması gerektiğini belirtmişlerdir. Tablo 6’ da hazır giyim ve moda tasarımı bölümü mezunlarının beklemedik bir şekilde bir sermaye’ye sahip olduklarında yapmak istedikleri işe ilişkin dağılım incelendiğinde katılımcıların %47.2’si kendi işini kuracağını, %36.1’i gayrimenkule yatırım yapacağını, %15.3’ü bankaya yatıracağını belirtmişlerdir. Hazır giyim ve moda tasarımı mezunlarının girişimcilikte başarılı olmanın Tablo 7’ de verilmiştir. ölçütüne ilişkin görüşleri Tablo 7: Girişimcilikte Başarılı olmanın ölçütleri Seçenekler İş Yapma Bilgisi Yeterli Sermaye İşini Sevme İşi Bilenlerle Ortaklık Disiplin ve Sıkı Çalışma Çevre Toplam Başarının Ölçütü I. Başarının Ölçütü II. Başarının Ölçütü III. f 25 27 9 1 10 0.00 72 f 14 19 22 1 15 1 72 f 12 5 29 11 15 0.00 72 % 34.7 37.5 12.5 1.4 13.9 0.00 100.0 % 19.4 26.4 30.6 1.4 20.8 1.4 100.0 % 16.7 6.9 40.3 15.3 20.8 0.00 100.0 Tablo 7’de hazır giyim ve moda tasarımı bölümü mezunlarının girişimcilikte başarılı olmanın ölçütlerine ilişkin görüşleri incelendiğinde ilk sırayı %37.5’lik oranla yeterli sermaye, ikinci ve üçüncü sırayı ise %30.6 ve %40.3’lük oranla işini sevme ölçütü olduğunu belirtmişlerdir. Hazır giyim ve moda tasarımı mezunlarının girişimcilikte karşılaşacaklarını öngördükleri , engellere ilişkin bilgiler Tablo 8 verilmiştir. Tablo 8: Girişimcilikte öngörülen engellere ilişkin dağılım Girişimcilikte Öngördükleri Engeller Sermaye Eksikliği Devlet Teşvik ve Destekleri Tecrübe Eksikliği Cesaret Çevre Etkeni Tecrübeli Eleman Bulamamak İstenilen Müşteri Hedef Kitlesine Ulaşamamak 27 f % 30 9 16 13 2 1 1 41.7 12.5 22.2 18.1 2.8 1.4 1.4 Toplam 72 100.0 Tablo 8’ de hazır giyim ve moda tasarımı bölümü mezunlarının girişimcilikde, öngördükleri engellere ilişkin dağılım incelendiğinde en yüksek % 41.7’lik oranla sermaye eksikli olarak belirtmişlerdir. Hazır giyim ve moda tasarımı mezunlarının üniversitede girişimcilikle ilgili ders alma durumları Tablo 9’da verilmiştir. Tablo 9: Mezunlarının üniversitede girişimcilikle ilgili ders alma durumları Ders Alma Durumları Evet Hayır Diğer Toplam f 51 20 1 72 % 70.8 27.8 1.4 100.0 Tablo 9’da hazır giyim ve moda tasarımı bölümü mezunlarının üniversitede girişimcilikle ilgili ders alma durumlarına ilişkin dağılım incelendiğinde katılımcıların %70.8’i girişimcilik dersi aldıkları, % 27.8’i girişimcilikle ilgili ders almadıkları belirtmişlerdir. Hazır giyim ve moda tasarımı mezunlarının girişimcilikle ilgili görüşleri Tablo 10’da verilmiştir. Tablo 10: Hazır giyim ve moda tasarımı mezunlarının girişimcilikle ilgili görüşleri Değişkenler Mesleki eğitimde (uygulamalı eğitim) girişimciliğe daha çok önem verilmeli Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Kısmen Katılıyorum Katılmıyorum Toplam Girişimcilik için risk almak yaratıcılık ve yetenekli olmaktan daha önemlidir. Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Kısmen Katılıyorum Katılmıyorum Toplam Girişimcilik için fikir ve fırsatların değerlendirilmesinin paradan daha önemlidir. Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Kısmen Katılıyorum Katılmıyorum Toplam Hazır giyim alanı emek ve sermaye açısından girişimciliğe uygundur. Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Kısmen Katılıyorum Katılmıyorum Toplam Sosyo-kültürel yapımız girişimciliği teşvik etmekte. Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Kısmen Katılıyorum Katılmıyorum Toplam Girişimcilere olan teşvik ve destekler yeterli. 28 f % 49 16 5 2 72 f 24 15 10 23 72 f 30 26 8 8 72 f 7 27 24 14 72 f 7 13 18 34 72 f 68.1 22.2 6.9 2.8 100.0 % 33.3 20.8 13.9 31.9 100.0 % 41.7 36.1 11.1 11.1 100.0 % 9.7 37.5 33.3 19.5 100.0 % 9.7 18.1 25.0 47.2 100.0 % Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Kısmen Katılıyorum Katılmıyorum Toplam 3 12 23 34 72 4.2 16.7 31.9 47.2 100.0 Tablo 10’da Hazır giyim ve moda tasarımı bölümü mezunlarının, mesleki eğitimde (uygulamalı eğitim ) girişimciliğe daha çok önem verilemesine ilişkin dağılım incelendiğinde en yüksek %68.1’lik oranla kesinlikle katıldıklarını belirtmişlerdir. Girişimcilik için risk almanın, yaratıcılık ve yetenekli olmaktan daha önemli olduğuna ilişkin dağılım incelendiğinde katılımcıların büyük çoğunluğu %33.3’lük oranla kesinlikle katılıyorum cevabını verdikleri görülmektedir. Başarılı bir girişimcilik için fikir ve fırsatların değerlendirilmesinin paradan daha önemli olduğuna ilişkin dağılım incelendiğinde ise en yüksek %41.7’lik oranla kesinlikle katılıyorum cevabını verdikleri görülmektedir. Toplumumuzun sosyo-kültürel yapısının girişimciliği teşvik ettiğine ilişkin dağılım incelendiğinde %47.2’lik oranla katılmadıklarını belirtmişlerdir. Hazır giyim sektöründe girişimci olmanın emek ve sermaye açısından uygun olmasına ilişkin dağılım incelendiğinde %37.5’lik oranla katıldıklarını belirtmişlerdir. Girişimcilere olan teşvik ve desteklerin yeterliğine ilişkin dağılım incelendiğinde %47.2’lik oranla katılmadıklarını belirtmişlerdir. 5. Sonuç ve Öneriler Hazır Giyim ve Moda Tasarımı Eğitimi Almış Üniversite Mezunlarının Girişimcilik Konusundaki Görüşlerini belirlemek amacı ile yapılan bu araştırmada; Örneklemi oluşturan hazır giyim ve moda tasarımı bölümü mezunlarının %79.2’sini bayanların, %20.8’ini ise erkeklerin oluşturduğu, mezunlarının %47.2’sinin 25-27 yaş grubunda olduğu, %1.4’ünün ise 37 ve üzerinde olduğu görülmektedir. Mesleki tercihlerinde etkili olan faktörlerin dağılımı incelendiğinde kendini gerçekleştirme %48.6’lık oranla 1. derecede önemli bulunurken, kişisel tatminin, %33.3’ lük oranla 2. derecede önemli olduğu, ,toplumsal statünün, % 25.0’lik oranla 3. derecede önemli olduğu, bağımsız çalışmanın , %16.7’ lik oranla 5. derecede önemli olduğu, Sabit- risksiz çalışmanın %18.1’lik oranla 6.derecede önemli olduğu, görülmektedir Girişimcilik konusunda mesleki eğitimde uygulamalı eğitime daha çok önem verilmesine %68.1’lik oranla kesinlikle katıldıklarını belirtmişlerdir. Hazır giyim ve moda tasarımı bölümü mezunlarının girişimcilik için risk almanın, yaratıcılık ve yetenekli olmaktan daha önemli olduğuna ilişkin dağılım incelendiğinde katılımcıların büyük çoğunluğu %33.3’lük oranla kesinlikle katılıyorum cevabını verdikleri görülmektedir. Hazır giyim ve moda tasarımı bölümü mezunlarının ailelerinde bulunan girişimcilere ilişkin dağılım incelendiğinde katılımcıların %56.9’luk oranla ailelerinde girişimci bulunmadığı görülmektedir. Ailesinde girişimci olan kişiler arasında %14.1’lik oranla babanın, anneye nazaran daha girişimci olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Girişimci olma konusunda rol modellerin gerekliliğine ilişkin dağılım incelendiğinde katılımcıların %45.8’i rol modellerin olması gerektiğini belirtmişlerdir. Üniversite öğrencilerinin girişimcilik özelliklerini ve eğilimlerinin belirlemeye yönelik yapılan araştırma sonucunda öğrencilerin çoğunun girişimcilik eğitimi almalarına rağmen, kendi işini kurmadıkları ve girişimci olmadıkları sonucuna varılmıştır Uygulamalı girişimcilik eğitiminin bireyin potansiyelini keşfetmesini hızlandırdığı ve yeteneklerini geliştirip başarı şansını artırmasına yardımcı olduğu düşünülmektedir. (Balaban ve Özdemir, 2008). Deneyimli ve başarılı girişimcilere eğitimci olarak yer verilerek onların bilgi ve tecrübelerinden yararlanılmalı, onların yanında çıraklık uygulamaları geliştirilmeli ve özellikle üniversitelerde girişimcilikle ilgili daha fazla ders okutulmalıdır (Ağca, 2007). Girişimciliğin doğuştan geldiği konusunda ortaya çıkan görüş zaman içerisinde değişim göstererek, girişimcilik eğitimi yapılabileceği görüşü kabul görmeye başlamıştır. Girişimci kişiliğin oluşmasında aile ve eğitimin yanı sıra kişisel değerler, yaş, cinsiyet, iş tecrübesi, rol modelleri ve çevre de etkili olmaktadır. Girişimcilik eğitim programlarının hazırlanmasında bu faktörler dikkate alınmalıdır. Kaynakça 29 -AĞCA, V. (2007), “Avrupa Birliğinin Girişimcilik Politikası ve Türkiye’ye Yansımaları”, Editörler: KURT, M. ve S. BAYRAKTAROĞLU, Türkiye’de İşletmecilikte Yeni Perspektifler, Gazi Kitabevi, Ankara, s.169–194. -ARSLAN, K. (2008), “Üniversiteli Gençlerde Mesleki Tercihler ve Girişimcilik Eğilimleri”, Doğuş Üniversitesi Dergisi, 2002/6, s.1–11, http://journal.dogus.edu.tr/13026739/2002/cilt[3]/sayi [2]/DUJournal_Birlesik_c[3]_s[2].pdf -BALABAN, Ö. ve ÖZDEMİR, Y. (2008), “Girişimcilik Eğitiminin Girişimcilik Eğilimi Üzerindeki Etkisi: Sakarya Üniversitesi İİBF Örneği”, Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, Cilt 3, Sayı 2, s. 133–147, http://girisim.comu.edu.tr/dergiall/ eskisyilr/3in2.htm -Ç., Bozkurt, Ö. (2011), Dünyada ve Türkiye’de Girişimcilik Eğitimi: Başarılı Girişimciler ve Öğretim Üyelerinden Öneriler, Ankara: Detay Yayıncılık. -Kao, John (1989), Entrepreneurship, Creativity & Organization, Prentice Hall, Englewood Cliffs, New Jersey. -İLHAN, S. (2005), “Bazı Değişkenler Açısından Elazığ’da Girişimci Profili”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 15, Sayı: 1, s.217–248. http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/06/19/745619/dosyalar/2013_05/03122022_giriimciliknedir.pdf http://www.kosgeb.gov.tr/Pages/UI/Destekler.aspx?ref=8 http://www.girisimcilik.org/girisimcilik/global-kuresel-girisimcilik/#more-275 KOSGEB Girişimcilik Eğitimi Kurslarına Katılan Katılımcıların Girişimcilik Profiline Yönelik Bir Alan Araştırması Metin ULUKÖYa Cemalettin DEMİRELİb,Vasfi KAHYAc, a b Yrd. Doç. Dr., Dumlupınar Üniversitesi, Sos. Bil., Meslek Yüksekokulu, Kütahya, 43000, Türkiye Yrd. Doç. Dr., Dumlupınar Üniversitesi, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, Kütahya, 43000, Türkiye c Öğr.Gör., Dumlupınar Üniversitesi, Hisarcık Meslek Yüksekokulu, Kütahya, 43000, Türkiye Özet Çalışmanın amacı, KOSGEB (Küçük ve orta ölçekli sanayi geliştirme ve destekleme idaresi) girişimcilik eğitimi kurslarına katılan katılımcıların girişimcilik özelliklerini ölçmek ve alınan bu eğitimlerin katılımcılarda girişimcilik potansiyelini ortaya çıkarıp çıkarmadığını analiz ederek çözüm önerilerinde bulunmaktır. Bu kapsamda çalışmada literatür araştırması sonucunda 5’li Likert ölçeği kullanılarak oluşturulan anket formu güvenilirlik analizine tabi tutulmuş elde edilen veriler analiz edilerek çözüm önerilerinde bulunulmuştur. Araştırma sonucunda KOSGEB tarafından verilen girişimcilik eğitiminin girişimcilik bilincini oluşturmada ciddi katkı sağladığı fakat uygulamada verilen girişimcilik eğitiminin başarı düzeyinin oldukça düşük olduğu sonucuna varılmış. Anahtar Kelimeler: Girişimcilik Eğitimi, Girişimcilik Özellikleri, KOSGEB Keywords: Entrepreneurship Education, Entrepreneurship Features, KOSGEB 1.Giriş Ülkelerin ekonomik büyümesi için girişimcilik faaliyetlerinin önemi artık iyice bilinmektedir. Özellikle ülke gelişiminde ve toplumsal refahın artmasında önemli düzeyde etkili olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda son yıllarda ülkeler girişimciliğin gelişmesi için girişimcilik eğitimlerine ayrı bir önem vermeye başladı. Girişimcilik eğitiminin, toplumda girişimcilik kültürünün gelişmesinde önemli bir etkiye sahip olmasından dolayı Avrupa komisyonu eğitim yoluyla girişimci beyinlerin teşvik edilmesi gerektiğini belirtmiştir (Raposo ve Paço, 2011:454). Konunun geçmişten günümüze nasıl incelendiğini görmek açısında yapılan literatür taraması sonucunda yabancı kaynaklarda konunun uzun yıllardan beri incelendiğini fakat Türkiye açısından durumun böyle olmadığı anlaşılmaktadır. Türkiye’de girişimcilik eğitimi üzerine yapılmış çalışmalar incelendiğinde 2000’li yıllardan önce yapılmış makale bulunmamaktadır (Bozkurt 2011:59). Genel olarak çalışmalar incelendiğinde girişimcilik özellikleri ve girişimcilik kültürünün oluşmasına yönelik çalışmalar yapıldığı görülmektedir. 2.Literatür Girişimcilik literatürü incelendiğinde girişimciliğin öğrenebilir bir disiplin olduğu pek çok yazar tarafından ifade edilmiştir (Raposo ve Paço: 2011:454; Saravanakumar ve Saravan, 2012:317; Rapidere, 2012:11016). Bu bağlamda girişimcilik eğitimi ile ilgili birçok tanım yapılmıştır. Girişimcilik eğitimi, girişimcilik sürecinde katılımcıların bilgi düzeyinin artmasına neden olduğu ifade edilmiştir (Ekpoh ve Edet, 2011:176). Aynı zamanda girişimcilik eğitimi girişimci becerileri, nitelikleri ve davranışlarını geliştirmeye katkı sağladığı ifade 30 edilmiştir (Saravanakumar ve Saravan, 2012:320). Arasti ve arkadaşları çalışmalarında girişimcilik eğitimi ile girişimcilik bilincini arttırmayı hedeflediğini belirtmişlerdir (Arasti, vd., 2012:3). Rapidere ise girişimcilik eğitiminin, özgüven geliştirmeye yardımcı olduğunu belirtmiştir (Rapidere, 2012:11017). Sonuç olarak girişimcilik eğitimlerinde girişimciliğin desteklenmesi, başarılı olması, girişimcilik bilincinin ve becerilerinin kazandırılması amaçlanmaktadır (Bozkurt, 2011:34). Literatür incelendiğinde girişimcilik eğitimi ile ilgili yapılan çalışmalar Tablo 1’de özetlenmiştir. Tablo 1. Girişimcilik eğitimi: Temel Araştırma Hatları Araştırma Alanları Yazarlar Girişimci Eğitimi ve Girişim Yaratma Charney & Libecap (2000), Dumas (2001) Kolvereid & Moen (1997),McLarty (2005) Monroe,Allen & Price (1995), Osborne, Falcone & Nagendra (2000),Van der Sluis,Van Praag &Vijverberg (2005 Girişimci Eğitimi ve Girişimcilik Amacı Autio et al. (1997), Galloway & Brown (2002), Klapper (2004), Noel (2000) Peterman & Kennedy (2003) Girişimci Eğitimi ve Fırsat Tanıma Brännback et al. (2005), DeTienne & Chandler (2004),Dimov (2003) Girişimci Eğitimi, Girişimci Yetkinlik ve Girişimcilik Oryantasyonu Alvarez & Jung (2003), Ehrlich et al. (2000), Frank et al. (2005), Galloway et al. (2005) Başarı ve Kontrol Odağı İhtiyacı için Girişimcilik Eğitimi Hansemark (1998) Girişimci Eğitim ve Diğer Girişimci Bilgisi Kourilsky & Esfandiari (1997) Kaynak: Raposo ve Paço: 2011:45. Girişimcilik eğitimi ile girişimci adayların girişimcilik özelliklerini ortaya çıkarmak ve bu özelliklerin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Bu kapsamda girişimcilik özelliklerin oluşmasına katkı sağlayan birçok özelliğin olduğu ifade edilmiştir. Bu özellikler; Risk Alma; Risk alma girişimciliğinin en önemli özelliklerinden biri olarak görülmektedir (Mohanty, 2005: 12). Aynı zamanda Risk alma başarma motivasyonu ile ilişkilidir ( Henry vd., 2003:38). Girişimciler diğer insanlara göre daha fazla risk almaya isteklidirler. Risk alma, girişimci için gerekli olan bir ön koşul olarak kabul edilmektedir. Girişimci, katlandığı riski avantaja dönüştürmeli ve bundan da fayda sağlamayı bilmektedirler (Macko ve Tyszka, 2000: 470). Fırsatları değerlendirme; Girişimciler başkalarının göremediği fırsatları görebilme özelliğine sahiptirler. Bu özelliklerinden dolayı çevreyi iyi analiz etmektedirler. Girişimciler analiz sonucunda elde ettikleri bilgi sayesinde, fırsat yaratmak için yenilikçi ve yaratıcı olmakta, orijinal pazar nişleri ortaya çıkarmakta, kaynakları bulmakta ve işi şansa bırakmayarak bilinçli ve disipline edilmiş bir çaba gösterebilmektedirler. Başarılı bir girişimci, kaynak, yapı ve stratejiden daha fazla fırsat üzerine odaklanmaktadır (Naktiyok, 2004, 25). Yenilik; Drucker yenilik kavramını refah oluşturma potansiyelini ortaya çıkaran bir olgu şeklinde ifade etmektedir (Kaya, 2011: 83). Yenilik girişimciliğin temelini oluşturmaktadır. Özellikle girişimciler sürekli olarak yeni ürünler, yeni üretim süreçleri, yeni pazarlar, yeni yöntemler ve yeni organizasyon yapısı ortaya koymaktadır (Mohanty, 2005:6). Özgüven; Girişimci denildiğinde genellikle kendi işini kurma isteği olan, risk almayı seven bireyler olarak düşünülmektedir. Başarılı bir girişimciyi etkileyen bazı psikolojik özellikler bulunmaktadır. Bu özelliklerin başında özgüven gelmektedir. Girişimciler organizasyonlarının faaliyetlerini başarılı bir şekilde sürdürebilmek için kendine güvenmelidirler. Bu sayede; işleri zamanında yapmak, doğru karar almak, ve işlerin planlandığı 31 şekilde uygulamaktır (Napier vd., 2006:38). Kararlılık; Kararlılık, önemli bir girişimcilik özelliğidir. Özellikle girişimci hedeflerine ulaşma azmi ve kararlılığı göstermektedir. Bu süreçte girişimci karşılaşabileceği her sorunu çözme eğilimindedir. Sonuç olarak girişimci başarıya ulaşana kadar içtenlikle çalışarak azim göstermektedir (Mohanty, 2005: 4). Vizyon; Girişimciler nereye gitmek istediklerini bilen insanlardır. Girişimciler firmalarının geleceği ile ilgili vizyona sahiptirler. Örneğin Apple Şirketinin sahibi Steve Jobs bu vizyona çocukluğundan iş dünyasına kadar korumuş ve şirketini mikro bilgisayarlar üzerine kurgulamıştır. Bu vizyon Apple şirketini pazarda en güçlü konuma yükseltmiştir (Kuratko ve Hodgetts, 2008:36). Yüksek Başarı Güdüsü; Başarı ihtiyacı girişimsel davranışı yönlendiren bir faktördür. Yüksek başarı ihtiyacına sahip olan bir birey, kendine güvenir, hesaplanmış riskler almaktan hoşlanır, çevresini aktif olarak araştırmaktan haz duyar ve yaptığı bir şeyi nasıl daha iyi yapacağını araştırır (Kaya vd, 2011: 83). İletişim Becerisi; İletişim becerisi, sosyal kabiliyet ile ilişkilidir. Sosyal algı, ikna ve sosyal uyum ile ilişkilidir (Henry, vd., 2003: 45). Aynı zamanda sosyal algısı yüksek olan girişimci etrafındakileri daha kolay etkiyebilmektedir. Liderlik Yönlü; Liderlik, belirli hedeflere ulaşabilmek için başkalarını etkileyen önemli bir özelliktir. Liderlik için üç yaklaşım söz konusudur. Bu yaklaşımlar; özellik yaklaşımı, davranışsal yaklaşım ve İhtimal yaklaşımıdır. Özellik yaklaşımında lider sonradan olunmaz, doğulur önermesini savunmaktadır. Davranışsal yaklaşımında ise etkili lider kesin bazı karakteristik özelliklere sahiptir. İhtimal yaklaşımında ise tek başına iyi lider olunmaz en iyi sonuçlar ekip olarak alınan kararlarla gerçekleşmektedir (Henry, vd., 2003: 43-44). Girişimcide hedeflerine ulaşabilme adına liderlik özelliklerine sahip olmalıdır. İçsel Kontrol; İçsel kontrol, girişimci özelliği olarak kabul edilmektedir (Kaya, vd. 2011: 82-83). Bu özellik, yüksek başarı, motivasyon, kişisel sorumluluk alma isteği ve kendine güven ile uyumludur (Kuratko ve Hodgetts, 2008: 34). Bu durum girişimciye eylemlerinde bağımsız olma ve kendi özelliğini ortaya koyabilme fırsatı vermektedir. Bağımsızlık Arzusu; Bağımsızlık arzusu çağdaş girişimciler arkasındaki itici güçtür (Kuratko ve Hodgetts, 2008: 36). Aynı zamanda Bağımsızlık arzusu girişimci için merkezi bir noktayı ifade etmektedir. Bağımsızlık arzusu, bağımsız bir kişilik oluşturmayı ve kendi işlerini hiçbir bürokratik baskı olmadan gerçekleştirmeyi ifade etmektedir. Bunun birçok araştırmacılar bağımsızlık arzusunu girişimcinin karakteristik özellikleri arasında saymaktadır (Izedonmi ve Okafar,2005:174; Kuratko ve Hodgetts, 2008: 36; Mohanty, 2005: 4). Belirsizliğe Karşı Tolerans; Belirsizliğe karşı tolerans, durumların net olmadığı zamanlarda mantıklı tavırlar sergileyebilmektir. Girişimcilerin risk alma ve belirsizliğe karşı tolerans kabiliyetleri baskı altında çalışma koşulları ile daha kolay mücadele etmesine yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda belirsizliğe karşı toleransın girişimcilik sürecini etkileyen bir motivasyon aracı olduğu görülmüştür (Shane vd., 2003: 265-266). Bu özellikler aşağıdaki Tablo’2 de özetlenmiştir. Tablo 2. Girişimciliğin özelliğini oluşturan Özellikler Faktörler Literatür Risk Alma ( Henry vd. 2003; Kumar vd. 2003; Mohanty, 2005; Izedonmi ve Okafor, 2008; Kuratko , 2009; Küçük 2009; Kaya vd., 2011; Bozkurt , 2011; Yılmaz ve Sünbül , 2009; İşcan, 2011; Korkmaz , 2012; Bilge ve Bal, 2012) Fırsatları Değerlendirme (Izedonmi ve Okafor, 2008;Kaya vd., 2011; Bozkurt , 2011; Yılmaz ve Sünbül , 2009; Bilge ve Bal, 2012) Yenilik (Kumar vd. 2003; Mohanty, 2005; Izedonmi ve Okafor , 2008; Kuratko , 2009; Küçük 2009; Kaya vd., 2011; Bozkurt , 2011; İşcan, 2011; Korkmaz , 2012) 32 Özgüven (Henry vd.,2003; Kuratko , 2009; Küçük 2009; Kaya vd., 2011; Bozkurt , 2011; İşcan, 2011; Korkmaz , 2012) Kararlılık (Henry vd. 2003;Mohanty, 2005; Küçük 2009; Yılmaz ve Sünbül , 2009; Bilge ve Bal, 2012) Vizyon (Henry vd. 2003;Kuratko, 2009; Küçük 2009; Yılmaz ve Sünbül , 2009; Bilge ve Bal, 2012) Yüksek Başarı Güdüsü (Izedonmi ve Okafor , 2008; Kaya vd., 2011; İşcan, 2011; Korkmaz , 2012) İletişim Becerisi (Henry vd., 2003;Mohanty, 2005; Yılmaz ve Sünbül , 2009) Liderlik Yönlü (Henry vd., 2003; Kumar vd. 2003; Mohanty, 2005; Yılmaz ve Sünbül , 2009; Bilge ve Bal, 2012) Esneklik (Mohanty, 2005 Küçük 2009; Yılmaz ve Sünbül, 2009) İçsel Kontrol (Mohanty, 2005; Izedonmi ve Okafor , 2008; Kuratko , 2009; Kaya vd., 2011, İşcan, 2011; Korkmaz , 2012) Bağımsızlık Arzusu (Henry vd., 2003; Mohanty, 2005; Izedonmi ve Okafor , 2008; Kuratko , 2009; Kaya vd., 2011; Bozkurt , 2011) 3.Araştırmanın Amacı ve Yöntemi Girişimcilik eğitiminde amaç, girişimci özelliğini ortaya çıkararak girişimcilik bakış açısı kazandırmaktır. Girişimcilik eğitimlerinde öncelikle girişimcilere girişimcilik, bilincinin ve becerilerinin kazandırılması amaçlanmaktadır. Çalışmanın amacı, KOSGEB girişimcilik eğitimi kurslarına katılan katılımcıların girişimcilik özelliklerini ölçmek ve alınan bu eğitimlerin katılımcılarda girişimcilik potansiyelini ortaya çıkarıp çıkarmadığını analiz etmektir. Bu kapsamda öncelikle girişimcilik özelliklerine yönelik kapsamlı bir literatür taraması yapılmıştır. Çalışmadaki anket formu literatür taranarak (Yılmaz ve Sünbül, 2009:202-2003; İşcan ve Kaygın, 2011:281-282; Bilge ve Bal, 2012: 140-141; ) oluşturulmuştur. Literatürden yararlanarak oluşturulan anket formu güvenilirlik analizine tabi tutulmuş ve girişimcilik eğitimi kurslarına katılan katılımcıların girişimcilik özellikleri ağırlıklı ortalamalar hesaplanarak önem derecesi belirlenmiştir. 4.Araştırmanın Kapsamı ve sınırlılıkları Çalışma KOSGEB girişimcilik kurslarına katılan katılımcılar üzerinde gerçekleşmiştir. Araştırmaya katılan katılımcılara e posta yoluyla 200 adet anket formu gönderilmiş ve anketi cevaplamaları istenmiştir. Ancak bu anketlerden 82 adetinden geri dönüş sağlanabilmiştir. Anket geri dönüş oranın % 41 olduğu görülmüştür. Elde edilen 82 adet anket formu incelendiğinde bunlardan 4 anket kriterlere uygun olmadığından değerlendirme dışı tutulmuştur. Böylece analize elverişli toplam 78 anket formu değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Araştırmanın en önemli sınırlılığı katılımcılara ulaşılmasının güçlüğü olarak belirlenmiştir. Özellikle katılımcıların iletişim bilgilerinden kaynaklanan problemler telefon numaralarının değişmesi veya kapanması bunun yanında e-posta adreslerinin olmaması ilk sınırlılığımızı oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan katılımcıların eğitim seviyelerinin düşük olması anketi anlama güçlüğü ortaya çıkarmıştır. Bu durumda defalarca iletişime geçilerek anket sorularının neyi ifade ettiği açıklanmıştır. Bu durum ikinci sınırlılığımızı oluşturmuştur. Üçüncü sınırlılık ise teknolojiyi kullanamamaktan dolayı anket doldurma isteksizliği olarak belirlenmiştir. 33 5. Faktör Analizi Anket yardımıyla elde edilen verilere faktör analizinden önce güvenirlik testi yapılmıştır. İlk olarak 60 ifadeye ilişkin güvenirlik testi uygulanmış daha sonra da güvenirliği bozduğu düşünülen 5 ifade analizden çıkarılmıştır. Geriye kalan 55 ifadenin analiz sonucunda yeterli güvenirliği sağladığı belirlenmiştir. Cronbachs’ Alpha =0.948 çıkmış ve 0,60’ın üzerinde olduğu için yeterli görülmüş ve daha sonra kalan 55 ifade faktör analizine tabi tutulmuştur. Faktör analizine uygunluğunun sınanması için Bartlett Sınaması ve Kaiser – Mayer – Olkin (KMO) ölçütüne bakılmıştır. Bartlett Sınaması Değeri = 4115,081, p = 0,000 olarak hesaplanmıştır. KMO değeri = 0,705; p = 0.000 olarak hesaplanmıştır. Sosyal bilimler alanındaki araştırmalarda genellikle KMO değerinin 0,60’dan büyük olması örneklem büyüklüğünün yeterli olduğunu göstermektedir. Hesaplanan istatistiklerin doğrultusunda verilerin faktör analizi çalışmasına uygun olduğu görülmüştür. Faktör analizi sonucunda elde edilen faktörlerin Cronbach Alpha değeri Tablo 5’de gösterilmiştir. 6. Araştırmanın Bulguları Araştırmaya katılan katılımcıların cinsiyet, yaş, eğitim durumu, yaşadığı il gibi demografik özelliklerine ilişkin veriler aşağıdaki Tablo’3 de gösterilmiştir. Tablo 3. Örneklem Demografisi CİNSİYET Kadın Erkek Toplam Sıklık 23 55 78 % 29,5 70,5 100 YAŞ 18-20 21-23 24-26 27-30 30 üzeri Toplam Sıklık 2 8 13 11 44 78 YAŞADIĞI İL Konya Manisa Denizli Bitlis Burdur Diğer Sıklık % 13 10 18 21 7 9 16,7 12,8 23,1 26,9 9 11,5 Toplam 116 100 EĞİTİM Sıklık % İlk Öğretim Orta öğretim Lise Ön Lisans Lisans Yüksek Lisans Doktora Toplam 5 15 28 11 18 0 6,4 19,2 35,9 14,1 23,1 0,00 1 116 1,3 100,0 % 2,6 10,3 16,7 14,1 56,4 100,0 Araştırmaya katılan katılımcıların cinsiyetlerinin Tablo 3’teki dağılımına göre 23 katılımcı (% 29,5) kadın, 55 katılımcı ise (% 70,5) erkek kişilerden oluşmaktadır Araştırmaya katılanların eğitim düzeylerinin dağılımlarına göre; 5 katılımcı (%6,4) ilköğretim, 15 katılımcı (%19,2 ) orta öğretim, 28 katılımcı (%35,9) lise, 11 katılımcı (%14,1) ön lisans, 18 katılımcı (%23,1) lisans ve1 katılımcı ise (%1,3) doktora mezunu kişilerden oluşmaktadır. Araştırmaya katılan katılımcıların Tablo 3’deki yaşadığı il dağılımına göre 13katılımcı (%16,7) Konya, 10 katılımcı (%12,8 ) Manisa, 18 katılımcı (%23,1) Denizli, 21 katılımcı (%26,9) Bitlis, 7 katılımcı (%9) Burdur ve9 katılımcı ise (%11,5) diğer illerde yaşamaktadır. Tablo 4. Girişimcilik Eğitimi Sonrası Durum Tablosu Kosgeb Eğitim Sonrası proje Hazırlandınız mı? Evet Hayır Toplam Sıklık % 21 57 116 26,9 73,1 100 Kosgeb Sunduğunuz Projeden Hibe veya Kredi Aldınız mı? Evet Hayır Toplam Sıklık % 8 70 119 10,3 89,7 100 Araştırmaya katılan katılımcıların dağılımlarına göre; 21 katılımcı (%26,9) eğitim sonrası KOSGEB’e Proje hazırladığını ifade etmiş, 57 katılımcı (%73,1) ise hazırlamadığını ifade etmiştir. Araştırmaya katılanların katılımcıların dağılımlarına göre 8 katılımcı (%10,3) KOSGEB’e sunduğu girişimcilik projesi sonucunda hibe veya kredi aldığını ifade etmiştir. 70 katılımcı ise (%89,7) ise KOSGEB’ten Hibe veya kredi almadığını ifade 34 etmiştir. Tablo 5. Girişimcilik Eğitimi Kurslarına Katılan Katılımcıların Girişimcilik Profili ve Cronbach Alpha Değerleri Özgüven Risk Alma Kararlılık Fırsatları Değerlendirme Yenilikçilik Liderlik Yönlü İletişim Becerisi Vizyon Yüksek Başarı Güdüsü Esneklik Bağımsızlık İçsel Kontrol Cronbach Alpha Std. Deviation Mean Ağırlıklı Ortalama 0,679 0,61 0,616 0,87 0,62 0,898 0,917 0,783 0,846 0,64 0,683 0,641 3,89 3,19 3,81 3,63 3,96 4,03 3,83 3,88 3,99 3,91 4,54 3,95 4,35 3,96 4,57 4,73 5,03 5,71 5,73 5,95 6,15 7,15 7,28 7,79 47,81 47,54 45,71 42,58 40,2 39,94 34,38 29,74 24,62 21,46 14,56 7,79 Tablodaki sonuçlara göre girişimcilikte katılan katılımcıların eğitim sonrası oluşan girişimcilik profillerine ilişkin dağılımlarına göre, Özgüven 47,81 ortalama değer ile girişimcilerde için en önemli özellik olarak görülmektedir. Girişimcilik eğitiminin katılımcılarda özgüveni arttırmaya katkı sağladığı görülmektedir. Risk alma 47,54 ortalama değer olarak ikinci sırada gelmektedir. Bu durum girişimcilik eğitiminin sonucunda oluşan özgüvene bağlı olarak risk alma özelliğine katkı sağlamıştır. Tablodaki dağılımlara göre 45,71 ortalama değer ile kararlılık, 42, 58 ortalama değer ile Fırsatları değerlendirme, 40, 20 ortalama değer ile Yenilikçilik, 39,94ortalama değer ile Liderlik yönü, 34,38 ortalama değer ile İletişim becerileri, 29,74 ortalama değer ile Vizyon, 24,62ortalama değer ile Yüksek başarı güdüsü, 21,46, ortalama değer ile Esneklik, 14,56 ortalama değer ile Bağımsızlık ve 7,79 ortalama değer ile İçsel kontrol şeklinde sıralanmıştır. Bu sonuçlar göre girişimcilik eğitimin sonrasında oluşan girişimcilik özelliklerinin önemli derecede katkı sağladığı ifade edilebilir. 7. Sonuç ve Öneriler Araştırmaya katılan katılımcıların cinsiyetlerinin Tablo 3’teki dağılımına göre 23 katılımcı (% 29,5) kadın, 55 katılımcı ise (% 70,5) erkek kişilerden oluşmaktadır. Daha önce yapılan çalışmalara bakıldığında Türkiye’de kadın girişimci oranın %28 civarında olduğu görülmektedir. Aradan geçen süre zarfında %1,5 oranında artış olduğu görülmektedir. Bu artışın nedeni ise KOSGEB tarafından verilen girişimcilik eğitiminden kaynaklandığı ifade edebilir. Aslında bu oran Avrupa dışındaki diğer ülkelere göre oldukça düşük olduğu ifade edebilir. Rusya’da bu oran % 80’dir Latin Amerika ülkelerinde kadın ve erkek girişimci sayıları birbirine eşittir. Asya pasifik bölgesinde yer alan Avustralya’ya bakıldığında yenilik güdümlü ülkeler arasında en büyük kadın girişimci oranına sahip olduğu görülmektedir. Malezya’da kadın ve erkek girişimci sayıları hemen hemen eşittir. Batı Avrupa’sında kadın girişimci oranı yaklaşık %80 civarında olup, birleşik devletlerde bu oran %85’dir (Bozkurt, 2011:44). Araştırmaya katılan katılımcıların dağılımlarına göre; 21 katılımcı (%26,9) eğitim sonrası KOSGEB’e Proje hazırladığını ifade etmiş 57 katılımcı (%173,1) ise hazırlamadığını ifade etmiştir. Araştırmaya katılanların katılımcıların dağılımlarına göre 8 katılımcı (%10,3) KOSGEB’e sunduğu girişimcilik projesi sonucunda hibe veya kredi aldığı ifade etmiştir. 70 katılımcı ise (%89,7) ise KOSGEB’ten hibe veya kredi almadığını ifade etmiştir. Bu durum KOSGEB tarafından verilen eğitimin uygulamada oldukça verimsiz olduğunu göstermektedir. Çalışma kapsamında eğitimlerin girişimcilik bilincinin oluşmasına ciddi katkı sağladığı ifade edebilir. Fakat uygulamada verilen girişimcilik eğitiminin düşük bir başarı gösterdiği görülmektedir. KOSGEB tarafından verilen eğitimler incelendiğinde KOSGEB 2010-2013 döneminde uygulanan “Uygulamalı Girişimcilik Eğitimleri” kapsamında 2010 yılında 11.584 girişimci, 2011 yılında 48.145 girişimci, 2012 yılında 54.750 girişimci ve 2013 yılında 3.762 girişimci olmak üzere toplam 118.241 girişimci düzenlenen eğitimlere katılım sağlamıştır. Eğitimler sonucunda 114.194 girişimci sertifika almaya hak kazanmıştır. Uygulamalı girişimcilik eğitimlerine katılım sağlayarak sertifika almaya hak kazanan girişimcilerden 6.608’i kendi işyerini açarak girişimcilik destek programı kapsamındaki yeni girişimci desteğinden yararlanmıştır. Girişimcilik destek 35 programı kapsamındaki alt destek programı olan yeni girişimci desteğinden işletmesini kuran girişimcilere 67.849.588 TL’si geri ödemesiz (hibe) olmak üzere toplamda 85.095.207 TL tutarında destek ödemesi yapılmıştır (KOSGEB Strateji Geliştirme Müdürlüğü, 22.03.2013). KOSGEB ’ten alınan bu bilgilerin çalışmamızı desteklediğini ifade edebiliriz. Girişimcilik eğitimi sonucunda toplamda 114.194 katılımcı sertifika almaya hak kazanmış fakat bunların sadece 6.608 ‘i hibe ve krediden faydalanabilmiştir. Bu durum verilen eğitimin başarı düzeyinin oldukça düşük olduğunu göstermektedir. . Elde edilen sonuçlara göre girişimcilik eğitimi kurslarına katılan katılımcıların eğitim sonrası oluşan girişimcilik profillerine ilişkin dağılımlara göre, Özgüven 47,81 ortalama değer ile girişimcilerde için en önemli özellik olarak görülmektedir. Özellikle girişimcilik eğitiminin katılımcılarda özgüveni arttırmaya katkı sağladığı görülmektedir. Risk alma 47,54 ortalama değer olarak ikinci sırada gelmektedir. Bu durum girişimcilik eğitiminin sonucunda oluşan özgüvene bağlı olarak risk alma özelliğine de katkı sağlamıştır. Bu durum girişimcide bulunması gereken en önemli iki özelliği ortaya çıkarmıştır. Girişimcilik eğitimlerindeki en önemli sorun uygulama sonrası süreçte ortaya çıkmaktadır. Literatürde uygulamalar yapılmakta fakat bu uygulamaların yetersiz olduğu görülmektedir. Bu yüzden adaylar sahaya çıktıklarında zorlanmakta dolayısıyla girişim fikirlerine sahip olsalar bile tam anlamıyla bunu nasıl yapacakları konusunda yeterli tecrübeye sahip olmadıklarından vazgeçmektedirler. Bu durumda girişimcilik eğitiminde uygulama aşamasının çok daha fazla geniş tutulması gerekliliği önerilmektedir. Girişimcilik eğitimleri, genelde girişimcilik konusunda düşük deneyime sahip olan eğitmenler tarafından verilmektedir. Eğitmenlerin büyük bir kısmı yaşamları boyuncu bir girişimde bulunmamış memuriyet geçmişine sahip kişilerden oluşmaktadır. Bu yüzden bu eğitmenler kursiyerlerde yeteri kadar heyecan, yaratıcılık ve yeni fikirlerin oluşmasına katkı sağlayamamaktadırlar. Girişimcilik eğitimi üç farklı eğitmen ile verilmesini önermekteyiz. Bu eğitmenlerden biri teorisyen (temel girişimcilik bilgileri veren akademisyen), bir diğeri eğitmen ise yaşanılan yerde değişik girişimcilik uygulamalarına imza atmış bir girişimci ve üçüncü eğitmen ise daha önce bir girişimcilik eğitimine katılmış ve proje hazırlamış eski bir kursiyer olmalıdır. Böylelikle adaylar hem temel girişimcilik eğitimini hem de uygulamada girişimciliğin nasıl uygulandığını öğrenmiş olacaklardır. KOSGEB eğitimlerine katılacak katılımcıların belli özelliklere sahip olmasını önermekteyiz. Girişimcilik eğitimine katılan katılımcıların geri dönüş oranına bakıldığında katılımcıların %89,7’si herhangi bir girişimde bulunmadığı görülmektedir. Aynı zamanda girişimde bulunanların % 10,3’ü ise hibe krediden faydalanma arzusunda olduklarından uzun soluklu girişimler gerçekleşmedikleri görülmektedir. Sonuç olarak bu oranlara bakıldığında girişimcilik eğitimlerinin verimliliğinin oldukça çok düşük olduğu görülmektedir. Çalışmada girişimci takip sisteminin kurulması gerektiği önerilmektedir. Bu sistem sayesinde girişimcilik eğitimi alan katılımcıların takibi yapılarak, verilen eğitimin verimliliği ölçülmelidir. Girişimcilik eğitimini başarıyla tamamlayan adaylar için mutlaka KOSGEB bünyesinde "Girişimci Danışma Birimi" kurulmalıdır. Eğitim veren kişilerin eğitim sonunda adaylar ile iletişimi kesilir. Bu nedenle uzun vadede adayların danışabilecekleri bir birim kurulması, girişimcilik eğitimini başarıyla tamamlayan adayların proje yazma isteklerini artıracaktır. Bu durum girişimcilik eğitiminin amacına ulaşmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Kaynakca ARASTİ, Z., FALAVARJANİ, M.K., & IMANIPOUR, N. (2012). A Study of Teaching Methods in Entrepreneurship Education for Graduate Students, Higher Education Studies, 2,1, 2-10, www.ccsenet.org/hes. BİLGE, H., & BAL V. (2012). Girişimcilik Eğilimi: Celal Bayar Üniversitesi Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma. Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012/2, 16, 131-148. BOZKURT Ç. Ö. (2011). Dünyada Ve Türkiye’de Girişimcilik Eğitimi Başarılı Girişimciler Ve Öğretim Üyelerinden Öneriler, Ankara: Detay Yayıncılık. (BÖLÜM 2). EKPOH, I. U., & EDET, A. O. (2011). Entrepreneurship Education and Career Intentions of Tertiary Education Students in Akwa Ibom and Cross River States, Nigeria, International Education Studies, 4, 1, 172-178 HENRY, C., HILL, F., & LEİTCH, C. (2003). Entrepreneurship education and Training, England: Ashgate Publishing Ltd., (CAPTER 2). IZEDONMİ, F., ve OKAFAR, C. (2005). Assessment Of The Entrepreneurial Characteristic And Intentions Among, Academic IFE Psycholog, 16, 2, 153-168. 36 İŞCAN, Ö., & KAYGIN, F. (2011). Potansiyel Girişimciler Olarak Üniversite Öğrencilerinin Girişimcilik Eğilimlerini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma, Organizasyon Ve Yönetim Bilimleri Dergisi, 3, 2, 275-286. KAYA, D., GÜZEL; D., & ÇUBUKÇU, B. (2011). Üniversite Öğrencilerinin Girişimcilik Eğilimlerinin Araştırılması: Atatürk Üniversitesinde Bir Araştırma, Kafkas Üniversitesi İİBF Dergisi, 1, 2, 77-89. KILIÇ, R., KEKLİK, B., & ÇALI, N. (2012). Üniversite Öğrencilerinin Girişimcilik Eğilimleri Üzerine Bir Araştırma: Bandırma İİBF İşletme Bölümü Örneği, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 17, 2, 423-435. KORKMAZ, O. (2012). Üniversite Öğrencilerinin Girişimcilik Eğilimlerini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma: Bülent Ecevit Üniversitesi Örneği, Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF Dergisi, XIV, II, 209-226. KUMAR, S. A., POORNİM,S.C., ABRAHAM, K.M. & JAYASHREE, K. (2003). Enterpreneurship & Development, New Delhi: New Age International Publishers, (CAPTER 1). KURATKO, F.D., & HODGETTS, M.R. (2009). Enterpreneurship Theori Process Practice. (4 rd ed.). Canada: Congage Learning Products, (CAPTER 2). KÜÇÜK, O. (2009). Girişimcilik ve Küçük İşletme Yönetimi (3. Baskı), Ankara: Seçkin Yayıncılık. MACKO, A., & TYSZKA, T. (2000). Entrepreneurship and Risk Taking, Applied psychology, 58, 3, 469-487. MOHANTY, S. K. (2005) Fundamantals of Enterpreneurship, İndia: Practice-Hall of İndia, (CAPTER 1). NAKTİYOK, A. (2004). İç Girişimcilik, İstanbul: Beta Yayınevi. NAPİER, H. A., RİVERS, N. O., WAGNER, W. S., & NAPİER J. B. (2006). Creating A Winning E-Business. (2rd. Ed.). USA :Cengage Learning, (CAPTER 2). RAPİDERE, S. (2012). South African University Entrepreneurship Education African, Journal Of Business Management, 6, 44, 11015-11022. RAPOSO, M., & PAÇO D. A. (2011), Entrepreneurship Education: Relationship Between Education And Entrepreneurial Activity, Psicothema, 23, 3, 453-457. SARAVANAKUMAR, M., & SARAVANAN, S. (2012). Entrepreneurship Education Shaping Students, Entrepreneurial Intention European Journal of Social Sciences , 33, 2, 317-323. SHANE, S., LOCKE, A. E., & COLLİNS, J. C. (2003). Entrepreneurial Motivation, Human Resource Management Review, 13, 257-279. YILMAZ, E., & SÜNBÜL, A. M. (2009). Üniversite Öğrencilerine Yönelik Girişimcilik Ölçeğinin Geliştirilmesi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 21, 195-2003. Üniversitede verilen girişimcilik eğitimin öğrencilerin düşüncesi üzerine etkisinin değerlendirilmesi: söke meslek yüksekokulu uygulaması Algın OKURSOYa , Kamil BİRCANb , Esma ACAYIPc aYrd. Doç. Dr. Algın OKURSOY, ADÜ, Söke İşletme Fakültesi, [email protected] bÖğr. Gör. Kamil BİRCAN, ADÜ, Köşk Meslek Yüksekokulu, [email protected] cÖğr. Gör. Esma ACAYIP, ADÜ, Köşk Meslek Yüksekokulu, [email protected]

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası