Hiiii guys…
Bir kitap daha biter. Sinan Akyüz’ün okumuş olduğum ikinci kitabı olan Meyra da dün gece itibariyle bitti. Solgun Karanfil ‘e nazaran çok daha başarılı bulduğum ancak genel manada vasat bir eser olarak hafızamdaki yerini aldı.
Kitabın tanıtımında Bir Bosna Hikayesi yazıyor. Eser yılında Bosna Hersek’ in Sırplarca işgalinden başlayarak temmuz Srebrenitsa soykırımına kadar geçen süreyi anlatıyor. İlk defa bu olayı konu edinen bir eser okudum. Romandan ziyade anı tadı bıraktı bende çünkü yazar gazeteci kimliğinin de etkisiyle tamamen gerçek kişi ve olaylardan yola çıkarak eserini hazırlamış.Hırvat Ustaca ve Sırp Çetnik çetelerinin vahşeti, Avrupa’nın ortasında yaşanan 3 yıllık bir zulüm, BM’nin her şeye seyirci kalarak gizli gizli Sırp yanlısı davranması ve koskoca bir milletin sırf Müslüman oldukları için tarihten silinmek istemesi. Yazar olayları Meyra ve Samir / Mineta ve Muris aşkı ekseninde çarpıcı bir şekilde anlatmış. Solgun Karanfil ile arasında çok fazla benzerlikler var ama bu eser dediğim gibi çok daha başarılı. Bir önceki eleştiride yazdığım her şey bunda da geçerli. Yine karakterleri konuştururken dinsel ve ideolojik söylemlere yer vermesi, son derece yanlı bir tutumla yazması, aşırı Müslümanlık propagandası bence eseri yormuş. Yazar aşırı tekrara düşmüş. Sürekli sürekli aynı söylemler aynı eylemler. Bu kadar muhteşem bir konu ve tarihsel doküman Yaşar Kemal gibi bir ustanın elinde inanın destana dönüşürdü ama Sinan Akyüz elinde yine daha şaşaalı bir çereze dönüşmüş maalesef.
Kitabı bitirdikten sonra dönemin yazılı ve görsel basın arşivine bir göz atma fırsatım oldu. Olayları tekrardan okudum ve yazarın saha araştırmasında çok başarılı olduğunu ifade etmeden geçemeyeceğim.
Bu arada köydeki son günüm. Yıllık iznimin de son iki günü 28 gündür tatilim dile kolay. Bir daha böyle kendimi vere vere yoğun bir şekilde okuyacak fırsatım olur mu emin değilim ama bir söz vermiştim kendime; okumadığın, gezmediğin, yeni bir film izlemediğin ve güzel bir şarkı dinlemediğin günü yaşanmış sayma Ayşe demiştim. Sözüm doğrultusunda yaşamaya devam ediyorum.
Size de keyifli okumalar diliyorum.
Her anınız roman tadında geçsin.
Meyra: Bir Bosna Hikayesi Özellikle Bosna'da yaşanan trajik olayları anlattığı için beklentimin çok yüksek olduğu bir kitaptı fakat okuduktan sonra beklentimi asla karşılayamadı. Kitapta Bosnalı Müslümanlarının başına gelen tecavüz, işkence, katliam, diğer ülkelerin savaşı görmezden gelmesi anlatılıyor. Konusu insanın içini acıtıyor ama yaşanan bir acı hep aynı cümlelerle ifade edildiği için o duygu maalesef biz okurlara geçmemiş. Aynı cümlelerden kastettiğim sayfalık kitabın abartmıyorum neredeyse sayfasında "Biz Sırp komşularımıza ne yaptık da bize bu kötülüğü reva görüyorlar, Avrupa Birliği bizi neden görmüyor, BM bizim ölmemizi mi istiyor?" cümleleri var. Kitap tecavüzler, sürekli birbirini tekrarlayan diyaloglardan oluşuyor bu da okumayı oldukça zorlaştırıyor. Dil ve anlatım yönünden bir çocuk kitabı düzeyinde olduğu söylenebilir. Bu kadar önemli ve tüm dünyanın bilmesi gereken bir vahşetin anlatımı bence böyle olmamalıydı. Bin Muhteşem Güneş, Huzursuzluk gibi mükemmel kitapları okuyan okurlar ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklardır. Tavsiye etmiyorum. (Münevver ünal)
Nisan de Iğdırda doğdu. Orta ve lise öğrenimini çeşitli okullarda tamamladı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünden mezun oldu. Yirmi üç yaşında gazeteciliğe başladı. Gazeteciliğin hemen hemen her kademesinde çalıştı. Daha sonra gazeteciliğe ara verip Almanyaya gitti. Bir süre sonra tekrar İstanbula döndü. da Sabah Gazetesinin dergi grubunda çalışmaya başladı. O dönem fotoğrafla tanıştı. Birçok yayın organına moda ve portre fotoğrafları çekti. da Sabah Gazetesinin hafta sonu eklerinde çalışmaya başladı. de fotoğrafçılık mesleğine ara verip ağırlıklı olarak kitap yazdı. yılında ise Takvim Gazetesinde köşe yazarlığına başladı. Şu anda Takvim Gazetesinde köşe yazılarına devam ediyor. Ayşen Akyüz ile evli olan yazar, ikiz erkek çocuk babası.
© Tüm Hakları Saklıdır.
Sitedeki içerikler izinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. funduszeue.info ile bir bağlantı kurulamaz, site sorumlu değildir.
Yayın Tarihi: | |
---|---|
ISBN: | |
Dil: | TÜRKÇE |
Sayfa Sayısı: | |
Cilt Tipi: | Karton Kapak |
Basım Dili | Türkçe |
---|---|
Cilt Durumu | Ciltsiz |
Sayfa Sayısı | |
Yayın Tarihi | |
Yazar | Sinan Akyüz |
Yayın Tarihi: | |
---|---|
Dil: | TÜRKÇE |
Sayfa Sayısı: | |
Cilt Tipi: | Karton Kapak |
Kağıt Cinsi: | Kitap Kağıdı |
Meyra | |
---|---|
Doğum adı | Hümeyra Toparlak |
Doğum | İstanbul, Türkiye |
Başladığı yer | Türk |
Tarzlar | Pop |
Özel İçerik
Sinan Bey, İncir Kuşları romanının izinde Bosna’ya yaptığı bir kültürel gezide rastlamış Meyra’nın hikâyesine. Gözyaşları içinde geçen bir yazım sürecinin ardından da Meyra romanı doğmuş. İnsanın okurken gerçekten kanı donuyor. Tarihin kanlı yüzü, bu kez Meyra’dan gösteriyor kendini. Onunla nasıl tanıştı, Meyra yaşadıklarını nasıl anlattı, sordum. Sinan Bey de yanıtladı. Çok yakında yazarlığı ve tüm romanları hakkında söyleştiğimiz bir video da gelecek.
Şimdi bu samimi, ama can yakan gerçekleri anlatan röportajı okuyalım…
- Kendi gözünden Sinan Akyüz kimdir?
Beni doğru bir şekilde anlatan iki kelime var. Birincisi, disiplinli biriyimdir. İkincisi de sabırlıyımdır. Bence disiplin ve sabır bir insanı başarıya götüren kilometre taşıdır. Yoksa pusula mı demeliyim?
- Yazmaya nasıl ve ne zaman başladınız? Ne zaman ben yazar olmalıyım dediniz?
Yazı, hayatıma ilk kez mesleğim sayesinde girdi. Mesleğim de gazetecilikti. Yeri geldi haber yazdım, yeri geldi röportaj yaptım, yeri geldi köşe yazısı yazdım. Ama hayatımın son 30 yılı hep yazdım. Derken günlük yazılardan sıkıldığımı fark ettim. İşte o gün daha kalıcı bir yazı türüne yüzümü çevirip roman yazmaya başladım.
- Yazma rutininiz nedir?
Yazarlığı hep şöyle tanımlarım: “Yazarlık boş zaman meşgalesi değil, bir meslektir.” Ben bu ayrımın farkında olan biri olarak her gün yazıyorum. Bir öğretmenin her gün okuluna gittiği gibi… Bir doktorun her gün hastanesine gittiği gibi… Ben de her sabah uyanıp bir odadan diğer odaya geçiyorum ve işimin başına oturuyorum.
- Peki, bugün baktığınızda çoksatan romanların yazarı olmak nasıl hissettiriyor? İlk adımınızı bugün nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben kitaplarımı yazmaya başladığımda kendime bir hedef koymuştum. O hedef de şuydu: “Raf yazarı olmak!” Yani günümüz söylemiyle “long-seller!” Bu yüzden kısa süreli çoksatan rafları hiç ilgimi çekmemişti. Ama gelin görün ki yazdığım hikâyeler okurda bir karşılık bulunca, çoksatan romanların yazarı gerçeğinden de kaçamadım. Elbette bu gerçeğin de sizin sırtınıza yüklediği birtakım yükler yok değil. Mesela, okurlarınız her yazdığınız yeni hikâyeyle eskileri karşılaştırıyor sürekli. Size puan veriyor.
- Meyra’dan konuşacağız. Bu hikâye ile nasıl buluştunuz? Yazmaya nasıl karar verdiniz?
İncir Kuşları romanımın izinde Bosna’ya bir kültürel gezi yapmıştım okurlarımla. Tabii benim dışımda turda bir de rehberimiz vardı. Bizi Ahmiçi Köyü’ne götürdü. Ve o köyde şunu öğrendim ki; Hırvat komşuları aynı köyde yaşayan Müslüman Boşnaklara katliam yapmışlar. Hatta köyde “48 Saat Kül ve Duman” adında da küçük bir müze var. Çok şaşırdım, çünkü biz hep Sırpların yaptığı katliamı biliyorduk. Cami hocası Mahir Bey’in anlattıkları beni çok etkiledi ve böylece konuyu araştırma fikri doğdu bende.
- Meyra’nın hikâyesinin en çarpıcı yanı, gerçek olması. Onunla tanışmanızı anlatır mısınız?
Benimle Bosna’ya gelen okurlarımı birkaç gün sonra havalimanına götürüp yolcu ettim ve ben Bosna’da kaldım. Tekrar Ahmiçi Köyü’ne gittim ve orada yaşayan insanlarla görüşmeler yaptım. İşte o görüşmelerin birinde Meyra’nın adını duydum. Sonrasında da kendimi Srebrenitsa’da buldum.
- Peki, Meyra nasıl kabul etti anlatmayı?
Meğerse Meyra, savaş esnasında çektiği acılara dayanamayan ve intihar eden kız kardeşi Diba’ya söz vermiş. Diba ona demiş ki; “Abla bana söz vermeni istiyorum. Eğer bu savaştan sağ kurtulursan Sırpların bize yaşattıklarını bütün dünya bilmeli, öğrenmeli…” Meyra savaş sırasında ölen kız kardeşi Diba’ya verdiği sözü tuttu galiba. Öyle sanıyorum ki bu yüzden anlattı her şeyi bütün çıplaklığıyla.
- Şimdi nasıl bir Meyra var? Savaştan sonraki Meyra’yı da konuştunuz mu?
Bir insan yarım olur mu hiç? İşte Meyra da bunu gördüm. Yarım bir insan. Hatta o dönem savaşı yaşayan bütün Müslüman Boşnaklar yarım bir insan. Savaştan sonraki Meyra’yı sorduğumda, bir gün bana aynen şöyle söyledi: “Bir insanın hisleri ölür mü hiç? Benimki öldü.”
- Yazarken nasıl birisiniz? Roman nasıl ilerler?
Ben bir yazar olarak ilhama inanmayan biriyim. Özellikle de roman yazarlarının ilhama ihtiyacı yok. Peki neye mi ihtiyacımız var? Yukarda da söylediğim gibi disiplin ve sabırlı olmaya. Yazarken de disiplinli ve sabırlıyım. Günde iki sayfa yazabiliyorum ancak. Düşünün ki son yazdığım roman sayfa. İşte burada ciddi bir sabır gerekiyor. Romana başlamadan önce iyi bir kurgu oluşturuyorum. O iyi kurgu romanın ilerleyen sayfalarında çok işime yarıyor. Ha! Bir de karakterlere görevlerini iyi dağıtıyorum.
- Sadece Meyra değil, başka savaş mağduru kadınlar ve acıları da var romanda… Meyra’dan sonra sizi en çok etkileyen hangisi?
Doğrusu bütün Müslüman Boşnakların yaşadıkları beni derinden sarstı. Aslında hepsi başka bir Meyra.
- Savaşlar, kayıplar, acılar… Böyle bir roman yazarken nasıldınız? Yazma sürecinde size neler hissettirdi?
İnanın çoğu zaman yüreğim sıkıştı, gözlerim yaşla doldu. Çünkü Müslüman Boşnakların yaşadıkları sıradan bir hikâye değil. Sıradan olan bir şey varsa bu romanda, o da insanlar. Düşünün ki sıradan bir insansınız ve bir gün başınıza akla hayale gelmeyecek sıra dışı bir olay geliyor…
- Zaten roman da buna davet ediyor, “Bir insanın hisleri ölür mü hiç? Benimki öldü. Nasıl mı? Şimdi iyi dinleyin!” Okuru neler bekliyor, yazarından dinleyelim mi? Onları nasıl bir ruh hali bekliyor sizce?
Ben yazarken yutkunamadım. Okurlar da bence okurken yutkunamayacaklar. Çoğu zaman ağlayacaklar, çoğu zaman da kanları donacak. Bence kendi yaşadıkları hayata şükredecekler. Dert gördükleri şeylerin aslında ne kadar boş şeyler olduklarını görecekler.
- Tarihi roman yazmanın en zor yanı sizce ne?
Tarihi ve savaşı anlatıya taşımak zor bence. Çünkü bahsettiğin konu ölümle, açlıkla ve yıkımla ilgili olunca, nereden ve nasıl anlatacağın sorusu önem kazanıyor.
- Meyra’nın ve daha birçok insanın acısından yola çıkıp siyasi meselelere de değiniyorsunuz. Vermek istediğiniz mesajdan konuşalım mı?
Bence siyasi meseleler halkın başını yakan konular olduğu için ben de buna kayıtsız kalamıyorum. Bir ülkede bir savaş çıktığı zaman siyasi geçmişi bilmezseniz o savaşın neden çıktığını da bilmezsiniz.
- Yeni roman için çalışmaya başladınız mı? Onu da sorayım…
Henüz başlamadım. Şu sıralar bir çocuk kitabı hazırlığıyla meşgulüm. Ama en yakın zamanda yeni bir hikâyeye başlayacağım.
: Teşekkür ederim.
Sinan Akyüz: Teşekkür ederim.
Meyra
Sinan Akyüz
Alfa Yay.
S.:
Kitabı satın almak için tıklayınız: alfakitap
*
Instagram: biyografivekitap
RöportajsavaşkitapSoykırımroman
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası